Yunus Yılmaz
sunuyzamliy@gmail.com
Kurtuluş Savaşında Çerkez Ethem, Kuşçubaşı Eşref ve Anadolu’da Sosyalist Faaliyetler
31/12/2019
23 Nisan 1920 tarihinde Ankara’da Büyük Millet Meclisinin açılmasından hemen sonra, Mayıs 1920 tarihinde kurulan Yeşil Ordu Cemiyeti, birçok tarih kitabında belirtildiği gibi İslami Bolşevik fikri benimseyenlerin oluşturduğu bir teşkilattır. Yeşil Ordu Cemiyetine mensup kişilerin geçmişi irdelendiğinde 1920 yılı ve öncesinde herhangi bir sol faaliyeti görülen kişilerde değillerdi. Örneğin Cemiyetin merkezi umumisinden Tokat Mebusu Nazım Bey; sol, sosyalist faaliyetleri ile bilinen bir mebus değildir. Aynı şekilde Bursa Mebusu Şeyh Servet Bey’inde daha öncesinden sol ve sosyalist bir faaliyeti yoktur. Keza Saruhan Mebusu Reşit, İzmit Mebusu Hamdi Namık, Eskişehir Mebusu Hüsrev Sami Bey ve diğerlerinde bilinen herhangi bir sol, sosyalist faaliyetleri bilinmez. Hatta 1920 Nisanında Ankara’ya geçmeden önce bu mebusların birçoğu İstanbul’da son Osmanlı Meclisi Mebusanında idiler. 16 Mart 1920 tarihinde İstanbul’un resmi işgali ve meclisin kapatılmasına kadar da herhangi bir gözle görülür sol faaliyetleri yoktu. Peki son 1-2 ay içinde ne değişti de bu milletvekilleri solcu, Bolşevik ya da İslami Bolşevik olmaya karar verdiler? Tabii bunun cevabını bir solukta vermek zor. Lakin şöyle bir cevap vermek mümkündür. Birinci Dünya savaşından Osmanlı’nın yenik çıkmasına rağmen mütareke döneminde batılı emperyalist devletlerle onurlu bir şekilde barış antlaşması imzalayacaklarını düşünen Osmanlı Aydınları; İstanbul’un resmi işgali, meclisin basılıp kapatılması ve bazı milletvekillerinin Malta’ya sürgün edilmesi karşısında sulh umutlarının da bir hayal olduğunu anlamakta gecikmediler. Anadolu’da Mustafa Kemal Paşa önderliğinde başlayan kurtuluş hareketi ve diğer Kuvayı Milliyeci liderlerde Sovyet Rusya ile birlikte hareket etme düşüncesi, hatta gerekirse İngiliz emperyalizmine karşı Bolşevik olma düşüncesi zaten vardı. Bolşevik olma ya da en azından Bolşeviklerle işbirliği yapma düşüncesi Osmanlı mebuslarında aklına yatan mantıklı bir düşünce olunca onlarda Halkta mevcut olan İslamiyet ile Bolşevik fikriyatı sentezlediler. Böylece Yeşil Ordu Cemiyeti diye bir teşkilat kendiliğinden oluştu. Yeşil Ordu Cemiyetinin neden teşkil olduğunun gerekçesini hemen herkes izah etmeye çalışmıştır, ama bunun en iyi izahını veren Mustafa Kemal Paşa olmuştur. Gazi Paşa özet olarak; Osmanlı Ordusunun bakiyesi olan askeri birlikler yorgun, bezgin ve yeni inkılap mefkuresine göre yetiştirilmemiş birliklerdi tespitinde bulunuyor. Orduyu yeni zihniyete göre şuurlu bir hale getirmek, inkılap için şayanı istinat teşkilat yapmak düşüncesinde olanlar, kalıcı bir Ordu kurulana kadar milli müfrezelerin desteklenmesi gerektiğini düşündüler. Bu açıklamayla Mustafa Kemal Paşa, Yeşil Ordu fikrinin gerekçesini izah ediyor.[1] Böylece yerel, milli müfrezeler üzerinden halka yeni bir ruh ve ideoloji verilmeye çalışıldı. Aslına bakılırsa bunda başarılıda olundu diyebiliriz. İleride Kuvayı Milliye ismini olacak olan bu yerel milli müfrezeler aslında İslami Bolşevik fikirler üzerinde inşa edilerek kurulmuştur. Bu yerel ve milli müfrezeler vasıtasıyla milli mücadele savaşına girişilmesinde öncülük eden kuvvetlerden biri Kuvayı Seyyare’dir. Çerkez Ethem tarafından kurulmuştur. Kuvayı Seyyare’yi ikiye ayırıp 2. Kuvayı Seyyare’nin başına Çolak İbrahim Beyi getirmiştir. Çolak İbrahim’in kendisi Bolşevik düşünceye sahiptir. Bu Bolşeviklik konusunu anılarında da bahseder. Anılarında, bir hareket sırasında birliğin içindeki efrattan Mahmut çavuş isimli birisi “Bu nasıl Bolşeviklik? Kumandan arabada gidiyor, efrat ise yaya yürüyor” diye bağırdığından bahseder. Çolak İbrahim, mahiyetindeki efrada henüz tamamıyla hakim olmadığı düşüncesiyle bu itiraza sese çıkarmaz.[2] Çerkez Ethem ‘in Yeşil Ordu macerası ise “Çapanoğlu ayaklanmasını bastırmaya giderken veya dönüşünde Ankara’da bu örgüte katılmasıyla” başlar.[3] Zaten kardeşleri olan Reşit ve Tevfik Bey, Yeşil Orduya mensup kişilerdi. Özellikle ağabeyi Reşit Bey Bolşevizme gerçekten gönülden bağlanmıştır diyebiliriz. Bunu Fahrettin Altay’ın anılarından da anlamak mümkündür. Fahrettin Altay, 18.09.1920 tarihli Saruhan Mebusu Reşit imzalı bir mektup aldığını yazıyor. Çerkez Reşit Mektupta: “Bilmem ki Bolşevik Olacak mısınız? Olmazsanız bile herhalde bir Bolşevik gazetesi olan Yeni Dünya’nın intişarının temin için abone olarak muavenetinizi istirham eylerim efendim” şeklinde düşüncesini ifade etmiş.[4] Bu mektuptan anlıyoruz ki, Ethem’in ağabeyi Çerkez Reşit, Bolşevizm rüzgarına kendisini fazlasıyla kaptırmış. Kurtuluş Savaşı komutanlarından Fahrettin Bey’e Bolşevik olması yönünde tavsiyede bulanan bir kişinin kardeşi Ethem’e Bolşevik olması yönde tavsiyede bulunmaması düşünülemezdi zaten. Mustafa Kemal Paşa’da zaten Nutuk adlı eserinde Çerkez Ethem’in Yeşil Orduya katıldığını şöyle anlatır: “ Teşkilatın kurucuları arasına, milletvekili olan Çerkez Reşit Bey ve Ankara üzerinden Yozgat’a gidip gelirken olacak, Çerkez Ethem ve kardeşi Tevfik Beyler girmişler. Bundan başka Ethem ve Tevfik Bey müfrezelerinin bütün adamları Yeşil Ordu’nun adeta temelini oluşturmuşlar.” [5] Bendeniz, Ethem’in sola yönelmesinde ağabeyi Çerkez Reşit’in çok etkisi olduğunu düşünmekteyim. İlerleyen zamanlarda Çerkez Ethem’in ağabeyi Reşit, kardeşiyle birlikte Yunanlılara sığındığı yıllarda Almanya’ya geçerek buradan Komintern’e bile başvuruda bulunduğunu artık biliyoruz.[6] Reşit Bey, 1923 yılı içinde 4-5 yazı daha yazmış Komitern’e. Beklediği cevapları alamayınca Rusya’ya gelmek istediğini bildiriyor. Böylece bir anlaşma yolu bulmaya gayret edelim diyor. Tabii buna nasıl bir cevap verildiğini, buluşulup buluşulmadığını bilemiyoruz. Belgelerden ve anılardan anlaşılıyor ki, Çerkez kardeşlerin ister solculuğu deyin isterse Bolşevikliği öyle küçümsenecek bir boyutta değildir. Hele hele dönemin konjonktürü gereği Bolşevik görünmeye çalıştılar şeklinde bir söylem tamamıyla cahilane bir söylemdir. Tekrar Kurtuluş Savaşı dönemine dönecek olursak, Çerkez Reşit’in aktif bir şekilde siyasetin içinde olması yanında, kardeşi Ethem’de elinde bulundurduğu silahlı kuvvet ile gerek düşman ile savaşmaktaki mahirane kabiliyeti, gerekse Anadolu’da mevcut olan isyanları bastırmasındaki mahareti Çerkez Ethem Bey’in kendisinde eskiden beri var olan kibrini artırmıştır. Kuvayı Milliye içinde birçok subayın rütbe ve mevkilerine bakmadan küçümsemeleri de dikkat çekiyordu. Bunun yanında Mustafa Kemal Paşa’nın, Yeşil Ordu Cemiyetinin, Çerkez Ethem kumandasındaki Kuvayı Seyyare gibi silahlı askeri bir birliğe sahip olmasından aşırı derecede rahatsız olmuş olduğu düşünülebilir. Cemiyetin muzır bir şekil ve mahiyet aldığına kanaat getiren Mustafa Kemal Paşa, Hakkı Behiç’ten partinin kapatılmasını istemiş, ama başarılı olamamış. Mustafa Kemal Paşa milli mücadeleye birlikte başladığı sınıf arkadaşı Ali Fuat Paşanın bile Çerkez Ethem’e olan zaafından dolayı Moskova’ya elçi olarak tayin etmiştir.[7] Mustafa Kemal Paşanın başka rahatsız olduğu konularda vardır. Yeşil Ordu ve Ankara TKP’si gibi sosyalist parti ve oluşumlar kapatılmadan tam bu sıralarda Eskişehir’de Çerkez Ethem, İslami Bolşevik düşüncede olan Yeni Dünya adlı bir gazete neşretmekteydi. Öyle gözüküyor ki Mustafa Kemal Paşa bu gazetenin yayınlarından da rahatsızdır.[8] “Çerkez Ethem’in başkaldırdığı sıralar, Ankara’da [Eskişehir!] (resmi TKF’nin organı olarak yayınlanan) Yeni Dünya gazetesi de hükümete cephe almış ve eski sahibine karşı asker sevkini engellemek için, demiryolu işçilerini greve çağırmıştır. Bunun üzerine 2 Ocakta Yeni Dünya idarehanesi hükümet taraftarlarınca tahrif edilmiştir. Gazetenin sahib-i imtiyazı Arif Oruç ve arkadaşları tutuklanmıştır.”[9] Çerkez Ethem’in düşman ile yapmış olduğu başarılı savaşlar her geçen gün karizmasını artırmaktadır. Ankaralı ittihatçılar ve sosyalistlerin sevgisini kazanan Çerkez Ethem artık iyice laf dinlemez olmuştur. Hatta Ankara’daki bazı siyasetçileri kendi lehinde kullanmaya çalışmıştır. Olayların bu şekilde gelişmesi Mustafa Kemal Paşa’nın dikkatinden kaçmamaktadır. Bu sürecin sonunda Ankaralı milletvekillerin Çerkez Ethem’in tarafını tutması Mustafa Kemal Paşa’yı iyice sinirlendirmiştir. Daha önce bu konuları işlediğimiz için tekrar bu konuya girmiyoruz.[10] Lakin şu konuya açıklık getirmek isteriz. Mustafa Kemal Paşa’nın sosyalist oluşumlara bir süre sonra yasaklaması getirmesi onun sola karşı olumsuz tavır takınmasında anti solcu fikrinden kaynaklandığını iddia etmek asla mümkün değildir. Kaldı ki Mustafa Kemal Paşa’nın solcu olduğunu TKP Genel başkanı Hakkı Behiç şu sözlerle doğrulamaktadır: “Müslüman aleminde Rus inkılabını tadilen vücuda gelecek bir sosyalist ittihadına merbud bulunduğum için, bu mesleğimde tamamıyla bana taraftar görünen Mustafa Kemal Paşa ile bolşevizme doğru bir cereyan tevlid ediyorduk.”[11] Bolşevik Taburu ve Komutanı Yüzbaşı İsmail Hakkı Çerkez Ethem konusunda Mustafa Kemal Paşa’yı rahatsız eden bir durum daha vardır. Çerkez Ethem’in gizlediği bir silahlı birlik vardı, paşa bundan haberdar olmuştu. Atatürk nutukta bu konudan şöyle bahseder: “Kuvayı Seyyare kumandanlığı, Karacaşehirde, kendine merbut olmak üzere gizlice Karakeçili namında bir müfreze teşkil etmişti. Bundan, Garp Cephesi kumandanlığının malumatı yoktu. Bu müfrezenin mevcudiyeti, 17 Teşrinisani 1920 de tesadüfen öğrenildi.” [12] Çerkez Ethem ise anılarında Karakeçili namında olan bu müfrezenin ismini “Bolşevik Taburu” olarak veriri. Anılarında Tabur hakkında şöyle bahseder: “Atlı piyade namı verilen hafif süvari teşkilatını haiz Kuvayı Seyyare tümeni ve birlikleri arasında ‘Bolşevik Taburu’ adını alan dolgun mevcutlu bir piyade taburumuz vardı. 700 mevcutlu bir milis birliğini çoğunlukla Karakeçili aşireti efradında oluşan Eskişehir Müdafaa-i Milliye teşkilatı kurmuş, emrimize gönderilmişti. Taburun komutanı Yüzbaşı İsmail Hakkı Efendi, savaşçı olmaktan çok gerçekten Bolşevik Ruhlu, karşısındaki düşman ordusunu savaş aleyhine teşvik yeteneğinde birisiydi. Son zamanlarda savaştan bıkmış askerleri, hükümetleri aleyhine isyana teşvik ediyordu. Kendisine bu yüzden olağanüstü tahsisat vermekteydim. Tabura adı, bu komutan yüzünden verilmişti.” [13] Mete Tunçay Hoca TTK’da bulduğu bir ihbar mektubundan yola çıkarak Bolşevik Taburu kumandanı İsmail Hakkı’nın Enver Paşa’nın yanına geçtiğini ve yaverliğini yaptığı bilgisini veriyor.[14] Mete Tunçay Hoca’nın bahsettiği aynı belgeyi TTK arşivinde bizde bulduk. Bu belgede İsmail hakkı hakkında: “İstanbul’a bugünlerde Enver Paşa’nın yaverliğinde bulunmuş olan Çerkez Yüzbaşı İsmail Hakkı gelmiştir. Bu adam Çerkez Ethem ile teşrik-i mesai etmiş ve Bolşeviklikle alakadar olmakla o muhitte tanınmış bir şahsiyettir. Müteaddit defalar Rusya’ya azimet ve avdet ederek Çerkez Ethem ile Bolşeviklik münasebetini tesise teşebbüs eylemiş ve muvaffak olamamıştır. Elyevm Çerkez Ethem teşkilatının buradaki mümessili vasıta-yı muhaberesidir. Geçenlerde İstanbul Polis Müdüriyetince derdest edilen İsmail Hakkı Kiraz Hamdi’nin yaveri olan İsmail Hakkı’dır. Bu İsmail Hakkı müteaddit lisanlara aşına, uzun boylu, -gözlüksüz göremeyecek derecede kör- gözlüklü zayıf bir şahsiyettir.” diye bilgi verilmektedir.[15] Bu belgeden anlaşılıyor ki Bolşevik Taburu kumandanı İsmail Hakkı, Çerkez Ethem’in altında görev yaparken, Çerkez Ethem Yunanlılar tarafına geçince birliğiyle beraber Ankara Hükümetine teslim olduktan sonra, Enver Paşanın yanına geçmiş. Enver Paşa eşi Naciye hanıma Moskova’dan 27 Temmuz 1921 tarihli yazdığı mektupta Tuapse’den İsmail Hakkı Bey’in geldiğinden bahsediyor. Raik Bey’de İsmail Hakkı ile Tuapse’den firari olarak gelmiş. Enver Paşa, İsmail Hakkı için “ kendisi gözlüklü tuhaf bir arkadaş. Fakat bize merbut” diye not düşmüş.[16] Trabzon’dan 3. Fırka Kumandanı Nuri’nin Müdafaa-i Milliye Vekaletine çekmiş olduğu 17 Mart 1921 tarihli bir telgraftan anlıyoruz ki, Tuapse esliha komisyonu reisi Şehbender vekilliği yapmakta olduğunu anlıyoruz Yüzbaşı İsmail Hakkı’nın[17] Bu belgenin yanında 27 Haziran 1921 ve 3 Temmuz 1921 tarihli çekilen telgraftan anlıyoruz ki, Trabzon’da bulunan Yüzbaşı Raik Efendinin firar edip Tuapse’ye geçtiği burada Halil Paşa ve Enver Paşa’nın adamları ile sık sık görüştüğü bilgisi yanında Trabzon Fırkasından Yüzbaşı İsmail Hakkı’nın da iştirak ve yardımda bulunduğu kaydı düşülmüş.[18] 8 Eylül 1921 tarihli bir başka belgeden anlıyoruz ki, Tuapse’de Halil Paşa ile sık münasebette bulunan Trabzon’a alınmak istenmiş, ama bu emre itaat etmeyip istifa etmiş. Tuapse’den Moskova’ya geçen Yüzbaşı İsmail Hakkı’nın divanı harbi verilmesi için kanunun işletilmesi istenmiş.[19] Çerkez Ethem ve Kuşçubaşı Eşref’in Yunanlılar tarafına geçtiklerinde bazı olumsuz faaliyetleri Kuşçubaşı Eşref milli mücadelenin ilk yıllarında İzmit Adapazarı bölgesi civarında kurduğu Kuvayı Milliye kuvvetleriyle düşmana karşı savaşan biriydi.[20] Kuşçubaşı Eşref’in İstanbul’dan Anadolu’ya milli mücadele hareketine katılmak için nasıl geçtiği tam olarak bilinememektedir. 19 Şubat 1920 tarihli Askeri arşivde mevcut bulunan bir belgeye göre “Eşref Bey tahminen bir buçuk ay mukaddem Karahisar-Antalya-Muğla tarîkiyle Antalya'dan Bekir Sami Bey'le görüştükten sonra Söke'ye gitmiştir.” Kaydı düşülmüştür. Demek ki 1920 Ocak ayları başında Batı Anadolu’da olan Eşref bu tarihten sonra Adapazarı bölgesine geçmiştir.[21] O da ilk zamanlar Çerkez Ethem gibi milli mücadele için yararlılık gösteren biriydi. Ancak Adapazarında yapmış olduğu şiddet eylemleri ayaklanmaya neden olunca Ankara’nın Eşref Bey’e olan zayıf güveni iyiden iyiye kayboldu. Baştan beri bu güvensizliğin asıl nedeni ise Kuşçubaşı Eşref ve diğer Kuvayı Milliyecilerin Karakol teşkilatı üzerinden Anadolu’ya geçmiş olması olduğunu söyleyebiliriz! Kaldı ki İzmit-Adapazarı-Bolu havalisinde bulunan bu Karakolcu isimlere baktığımız zaman hemen hepsinin Enver Paşa’ya yakın kişiler olduğu görülecektir. Kocaeli Kuvayı Milliye umum kumandanı Yenibahçeli Şükrü Bey, Hopalı Yüzbaşı Rauf, Trabzonlu Doktor Yüzbaşı Raik gibi kişiler Enverciliği ile dikkat çekmektedir.[22] 1. Düzce Ayaklanmasının bastırılmasında Kuşçubaşı Eşref, Yüzbaşı Rauf, Çolak İbrahim Bey ve Bulgar Sadık gibi Kuvayı Milliyeciler tarafından bastırılarak başarıya ulaşmıştır. Bir süre sonra Kuşçubaşı Eşref ve adamlarını Uşak bölgesinde görmekteyiz. Ancak Eşref Bey yağmacı politikasını burada da sürdürür. Bu tarz faaliyetleri Ankara’nın gözüne batar. Eşref Beyin faaliyetleri Batı Anadolu’da memnuniyetsizliğe neden olur. Bu süre içinde Ankara ile Çerkez Ethem’in arası bozulunca Çerkez Ethem Yunanlılara sığınır. Çerkez Ethem Yunanlılara sığınırken yalnız değildir yanında her nasıl olmuşsa Kuşçubaşı Eşref’de vardır. Ankara ile arası bozulan Çerkez Ethem’in kendisi ile beraber hareket etmesi konusunda bazı Efelere ve Kuvayı Milliye komutanlarına davetler gönderdiğini bilmekteyiz. Bu davete icap edenlerden biride Kuşçubaşı Eşref olsa gerek. Gökbayrak Taburunun Çerkez Ethem’e yakınlığı Mustafa Kemal Paşa Mecliste yapmış olduğu gizli oturum konuşmasında bu gizli davetler hakkında şu bilgiyi verir: “Ethem Beyin, Tevfik beyin, Reşit Beyin, Hacı Şükrü Beyin ve belki Kuvayı Seyyarelerinin gizli bir takım teşkilatı var, gizli teşebbüsler… Diğer taraftan Yörük Ali Efe, Demirci Efeye ve Gökbayrak Taburuna telgraflar, adamı mahsusla mektuplar gönderilmiştir ve bunlar Hükümetimizin aleyhine teşvik etmiştir. Kuvayı Milliye çetelerine onları hükümet aleyhine kışkırtan mektuplar gönderdiğini iddia etmiştir.” [23] Burada dikkat edilirse bazı isimler istisna olmak kaydıyla, Çerkez Ethem genel olarak Mustafa Kemal Paşa’ya karşı, yanına çekmek istediği kişilerin bir şekilde sola ve Bolşevizme olan yakınlığı dikkat çekmektedir. Örneğin bunların içinde Gökbayrak Taburu hakkında pek fazla bir bilgi olmamasına karşın Gökbayrak Taburunun sol oluşumlara yakın durduğunu artık biliyoruz. Belirli bir miktarda olan silah, cephane ve askeri malzemeyi “Dersaadet’te müteşekkil 232 numaralı İhtilal-i İştirâkîyyun [Komünist] İcra Komitesi'nin katibi Şükrü Naili…? Bey tarafından teslim olunduğunu mübeyyin ilmühaberdir” kaydı ve Sabık Gökbayrak Taburu 61. Alay kumandanı imzasıyla [Cemal] 12 Şubat 1921 tarihinde teslim etmiştir. Tabii bu belgenin tam olarak bize ne anlatmak istediğini bilemiyoruz. Ama sosyalist oluşumların dağıtıldığı bir tarihte belirli bir miktar silah ve cephanenin Gökbayrak Taburu tarafından İstanbul’da bulunan komünist bir teşkilata teslim edilmesi gerçekten ilginç! Burada asıl anlatmak istediğim şudur başta Çerkez Ethem olmak üzerine ona yakın duran kişilerin, sola ve Bolşevizme yakınlığı bazı tarihçiler ve araştırmacılar tarafından görmek istenmemektedir. Tabii haliyle bunu anlamak mümkündür. Çünkü sonuçta solcu, Bolşevik olduğu söylene Çerkez Ethem Yunanlılara sığınarak devrimci-kurtuluşçu bir milli mücadeleci davaya zarar vermiştir. Onu sol, sosyalist ideolojiden dışlayarak solcu kurtarmaya çalışmak gerçekten çok basitçe, bayağı bir tabirdir. Sizler inkar etseniz de Çerkez Ethem ve çevresi sola, sosyalizme yakın durmuştur. İşte bu ideolojik yakınlık Gökbayrak Taburunu Çerkez Ethem’e yakın kılmış. Bu yakınlık Çerkez Ethem konulu gizli oturum konuşmalarına da neden olmuş. Mustafa Kemal Paşa; “Ethem Bey, diyor ki, Sarı Efeye Düzce’de haber gönderiniz. Telgraf yazınız, kuvvetlerini toplasın, Gökbayrak Taburuna… Reşit Bey diyor ki; ben buradan haber gönderemem. Emir ver… Şayet seni muhabere ettirmezlerse tekrar isyan et.” [24] Sonuç olarak Bolşevik Taburu gibi Gökbayrak Taburu Yunanlılar tarafına geçmez ama Çerkez Ethem, kardeşleri ve Kuşçubaşı Eşref Yunanlılar tarafına geçer. Ve maalesef hainliğe varacak faaliyetlerini devam ettirirler. Bu hainliğe varan faaliyetler Ankara tarafından haber alınır. 9 Mart 1921 tarihinde Refet Bele tarafından Müdafaa-i Milliye Vekaletine yazılan bir yazıya göre Çerkez Ethem’in Yunanlılara hitaben teşekkürnamesi tespit edilmiştir. Teşekkürname şöyledir: “Birçok muhâberatta harekat-ı kahramâne ve merdanesini müşâhede ettiğim ve bir aydanberi aralarında bulunarak fedakar ve nüvâzişkâr zabitanın hakk-ı acizide göstermekte oldukları hüsn-i kabul ve teveccüh ile meydan-ı harpte gösterdiğim celâdetleri nisbetinde nezaketlerine meftun kaldım. Ceneral Papulos cenâblarının cidden iftihara seza kahraman ordusuna arz-ı hürmet ve teşekkür eyleriz. Bu meyânda hürmetlerle yad etmek istediğim İzmir fevkalade komiseri Esteryadis cenablarının alemşumul siyâset-i âdilânelerine karşı gerek kendim ve gerek rüfekâ-yı muhteremim namına hissiyat-ı mütedârenemin? matbuatla ilanına delâlet buyrulması müsterhamdır efendim Sabık Kuva-yı Seyyare ve Kütahya Havalisi K[umandanı] Çerkes Edhem[25] Çerkez Ethem Yunanlıların safına geçince bir süre sonra Atina’ya gönderilir. Ağabeyi Reşit Batı Anadolu’da Yunan saflarında çalışmalarda bulunur. 1921 yılı yaz aylarında sol, sosyalist oluşumlarla beraber çalıştığı gibi kendi içinde de sol, sosyalist kişiler barındıran Mim Mim Grubu bir süre sonra Çerkez Reşit ve Kuşçubaşı Eşref’in izine ulaşırlar. 31 Temmuz 1921 tarihli istihbarat raporuna göre 4 gün evvel Yunan vapuru ile Dersaadete gelmişlerdir. Kadıköyde tespit edilemeyen bir evde ikamet ettikleri. İstanbul Polis müdiriyeti takibattan haberdar olduğu için evin tespitini önleyebilmiş. Neticeyi takibat ve hükümetin bu iki şahıs hakkında tatbik edeceği ceza arz olunacaktır diye kayıt düşülmüştür.[26] Kuşçubaşı Eşref Mim Mim Grubu üyesi Komünistleri ele veriyor Kuşçubaşı Eşref bu tarihten sonra Trakya’ya geçmiş. Yine arşivde bulunan bir belgeye göre: “Trakya'da İngiliz menfaatine çalışmak üzere çeteci Çerkes Eşref ve Aziziyeli Çerkes Nureddin ile İngilizler arasında bir mukavele akdedilmiştir. Teşkilat Çanakkale'de (Mister San Dermin?) nâmında bir zâbitin taht-ı nezâretinde icra olunacaktır. Eşref vaktiyle Gümülcine hükümet-i muvakkatasını teşkîl eden kisandan olduğu için İngilizler merkûma pek fazla ehemmiyet veriyorlar imiş. Masarıf-ı ibtidaiyeye medâr olmak üzere Eşref Eşref'in emrine yirmi bin lira tahsîsât iʻtâ edilmiş. Süvari yüzbaşısı Bulgar Tahsinde? Şarkî Trakya'da icrâ-yı faaliyete memur edileceği mukarrer imiş. Yalnız Tahsin İngilizlere karşı bazı şerâʼit dermeyan etmiş. Tahsin ile mister Mike? arasında müzâkere-i icraiye edilememiş gerek mister mike? ve gerekse mister San Dermin? Trakya meselesiyle meşgul olmak üzere Londra'dan yeni gelmiştir” bilgisi verilmekte.[27] 1922 yılının bahar aylarında da Kuşçubaşı Eşref, Trakya’dadır. Çerkez Edhem ve refikleri ise Bandırma ve İzmir’de teşkilatlanmayla meşguldür.[28] Tam bu tarihlerde Trakya’da bulunan Mim Mim Grubu üyesi sosyalistler, Yunanlılara karşı mücadele verirken Kuşçubaşı Eşref’de bu kişilerle belki eski tanışıklığını kullanarak bu mücadeleye hizmet edebileceğini söylemiş. Güvenlerini kazanan Eşrefe yerlerini açıklayınca üzerlerine Jandarma kuvvetleri gönderilmiş. Bu grubun lideri Osman Abdullah, bir Bulgar Komünisti olmak üzere tam 11 kişi yakalanarak Çatalca cezaevine gönderilmiş. Tahsin adlı biriside komünizm davasına şehit düşmüş. Tabii bu tüm bilgileri biz, Mim Mim Grubu üyesi Komünist Mehmet adıyla tanınan Baba Mehmet’in Komintern’e yollamış olduğu 22 Mayıs 1922 tarihli bir belgeden öğreniyoruz.[29] 1923 yılına geldiğimizde Çerkez Ethem’in küçük kardeşi Şevket Beyin 35-40 kişilik bir çete ile Midilli’den Anadolu sahiline geçerek sahil muhafızları ile çatışmaya girdiği bilgisi İstanbul’da bulunan Felah Grubuna İzmit’te bulunan 1. Ordu Kumandanlığınca bildirilerek Çerkes Ethem’in İstanbul’da bir şubesi bulunup bu gibi konularda uyanık olunup istihbarat toplanılması istenmiş.[30] Sonuç olarak sol devrimci ve milli kurtuluşçu olarak yola çıkan Çerkez Ethem ve arkadaşları çok yanlış yola girmişlerdir. Demirci Mehmet Efe bile, Kuvayı Milliyenin sınıfsal yapısını yani sol, sosyalist yönünü tahlil eden biridir.[31] Bu milli hareketlerin böylesine savrulması sonuç olarak çok kötü olmuştur. [1] Bakınız Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, İleri Yayınları, Birinci Basım, İstanbul, Ekim 2006, s: 335 [2] İbrahim Çolak, Milli Mücadele esnasında Kuvayı Seyyare Kumandanlığıma Ait Hatıratım, (Haz: Orhan Hülagü) Emre Yayınları, İstanbul, tarih yok, s: 47 [3] Erden Akbulut-Mete Tunçay, Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası 1920-1923, Sosyal Tarih Yayınları, İstanbul, Temmuz 2007, s: 13 [4] Fahrettin Altay, 10 Yıl Savaş ve Sonrası, Eylem Yayınları, Ankara, Nisan 2008, s: 274 [5] Mustafa Kemal Atatürk, Nutuk, Kamer Yayınları, 2.Cilt, İstanbul,1999, , s:522 [6] Mete Tunçay, Çerkez Reşit’in Komintern’e Başvurusu, Toplumsal Tarih Dergisi, Sayı: 229, Yıl: 2013, s: 52 [7] Ahmet Efe, Çerkez Ethem, Bengi Kitap Yayın, İstanbul, Ocak 2007, s: 134; Yunus Yılmaz, Kurtuluş Savaşı’nda İstanbullu ve Ankaralı Komünistler, İstanbul, Kasım 2014, s: 136 [8] Zeki Sarıhan, Çerkez Ethem’in İhaneti, Kaynak Yayınları, İstanbul, Ekim 1984, s:152 [9] Mete Tunçay, Türkiye’de Sol Akımlar-1, BDS Yayınları, İstanbul, Ağustos 2000, s: 104 [10] Ankaralı ittihatçıların, sosyalistlerin Çerkez Ethem’e olan sevgi ve hoşgörüsü hakkında bakınız; Yunus Yılmaz, Kurtuluş Savaşında İstanbullu ve Ankaralı Komünistler, İleri Yayınları, İstanbul, Kasım 2014, s: 134-141 [11] Erden Akbulut-Mete Tunçay, A.g.e.,2007, s: 61 [12] Mustafa Kemal Atatürk, A.g.e., s:366 [13] Çerkes Ethem, Anılarım, Berfin Yayınları, İstanbul, Ağustos 1993, s:122 [14] Mete Tunçay, Ankara İstiklal Mahkemesinde Bir Heyet-i Fesadiye Davası ve Kuva-yı Milliye, Birikim Dergisi, Sayı: 33, Kasım 1977, s:52 [15] TTK, SS_7_53_53 [16] Naciyem, Ruhum, Efendim…, (Yayınlayan: Murat Bardakçı), Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, Nisan 2016, s: 247 [17] ATASE, Kutu No: 671, Gömlek No: 108, Belge No: 1-3 [18] ATASE, Kutu No: 1167, Gömlek No: 122, Belge No: 2-3 [19] ATASE, Kutu No: 1167, Gömlek No: 130, Belge No: 1-2 [20] Benjamin C. Fortuna, Kuşçubaşı Eşref, (Çev: Selçuk Uygur), Timaş Yayınları, 2. Baskı, İstanbul, Mart 2018, 352 [21] ATASE, Kutu No: 739, Gömlek No: 70, Belge No: 2 [22] Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, Temel Yayınları, İstanbul, Ocak 2017, s: 427-428-429 [23] TBMM Gizli Celse Zabıtları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 1. Cilt, Ankara, 1985, s: 286 [24] A.g.e., s: 285 [25] ATASE, Kutu No: 567, Gömlek No: 101, Belge No: 1 [26] TİTE Arşivi, Kutu No: 49, Gömlek No: 90, Belge No: 90001 [27] ATASE, Kutu No: 1483, Gömlek No: 127, Belge No: 1 [28] TİTE Arşivi, Kutu No: 50 Gömlek No: 29, Belge No: 29001 [29] Erden Akbulut-Mete Tunçay, İstanbuk Komünist Grubu’ndan Türkiye Komünist Partisi’ne 1919-1926, 1. Cilt, (1919-1923), Sosyal Tarih Yayınları, 1. Baskı, İstanbul, Aralık 2012, s: 171 [30] ATASE , Kutu No: 1732, Gömlek No: 8, Belge No: 2 [31] Mete Tunçay, A.g.e., 2000, s: 106 |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Sol Milliyetçi HalkDostu gazetesinin yeni Türkiye devletinin ideolojik gelişiminde bize öğrettikleri - 04/03/2023 |
Halk Dostu gazetesi elbette yeni Türkiye devletinin ideolojik gelişimine bir katkı sunmuştur. Ama bundan daha önemlisi ise Halk Dostu gazetesi yeni Türkiye devleti ideolojisinin bir prototipini yansıtmaktadır. |
Yeni belgeler ve bilgiler ışığında Giresunlu Topal OsmanAğa ve Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey hadisesi - 30/03/2022 |
Yeni belgeler ve bilgiler ışığında Giresunlu Topal Osman Ağa ve Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey hadisesi - Yunus YILMAZ |
Tarihselcilik adlı tarih tezi, Kur’an adlı din kitabının yorumlanmasında kullanılabilir mi? -1 - 29/10/2021 |
Tarihselcilik adlı tarih tezi, Kur’an adlı din kitabının yorumlanmasında kullanılabilir mi? -1 Yunus YILMAZ |
BİR DEVLET OPERASYONU: 19 MAYIS ADLI KİTABIN ELEŞTİRİSİ - 14/03/2021 |
BİR DEVLET OPERASYONU: 19 MAYIS ADLI KİTABIN ELEŞTİRİSİ - Yunus YILMAZ |
Milli ve Devrimci bir garip adam Mustafa Suphi - 15/02/2020 |
Milli ve Devrimci bir garip adam Mustafa Suphi - Yunus YILMAZ |
Mustafa Kemal Paşa, 1919 yılında Havza'da Bolşevik bir Komutanla görüştü mü tartışması üzerine - 27/11/2019 |
Mustafa Kemal Paşa, 1919 yılında Havza'da Bolşevik bir Komutanla görüştü mü tartışması üzerine farklı bir tez - Yunus YILMAZ |
Anadolu’ya gelen Mustafa Suphi ve TKP’li yoldaşlar neden ve kimler tarafından öldürüldüler? - 03/11/2019 |
Anadolu’ya gelen Mustafa Suphi ve TKP’li yoldaşlar neden ve kimler tarafından öldürüldüler? |
Mustafa Suphi ve onun TKP’sine karşı olan Sol, Sosyalist İttihatçı Küçük Talat Bey! - 21/09/2019 |
Mustafa Suphi ve onun TKP’sine karşı olan Sol, Sosyalist İttihatçı Küçük Talat Bey! - Yunus YILMAZ |
Enver Paşa'nın Kurtuluş Savaşı Yıllarındaki İslami Sol Fikri - 31/08/2019 |
Enver Paşanın kurtuluş savaşı yıllarındaki İslami Sol fikri - Yunus YILMAZ |
Devamı |