Yunus Yılmaz
sunuyzamliy@gmail.com
Mustafa Kemal Paşa, 1919 yılında Havza'da Bolşevik bir Komutanla görüştü mü tartışması üzerine
27/11/2019
Zaten bendenizde kimsenin işin içinden çıkamadığı konu hakkındaki bu makalemde yüzde yüz kesinleşmiş bir sonuç ortaya koymayacağım. Bu makalede ortaya koyacağım tezin, doğru olma ihtimalinin daha yüksek olduğunu ve bu tartışma konusuna, bu yeni tez üzerinden bakılırsa, milli mücadele tarihini daha doğru değerlendirmiş olacağımızı işlemek istiyorum. Ama öncelikle bu tartışmalı tarihi olayı çözmek için doğru soruların sorulması gerektiğine inanıyorum: 1- Mustafa Kemal Paşa gerçekten erken bir tarihte, daha Samsun’a çıktığı tarihin hemen ertesinde Havza’da Bolşevik bir komutanla görüşmüş olabilir mi? 2- Mustafa Kemal Paşa, Türk milliyetçiliği temeline dayandırdığı milli mücadelesinin içine gerçekten sol, gerçekten bir Bolşevik bir hava vermiş olabilir mi? Bu soruların yanında birde şu soruyu sormamız gerekir, bu tartışmalı iddia kim tarafından ortaya atıldı? Bu iddiayı ortaya atan kişi Teşkilatı Mahsusa’da müdürlük görevini icra etmiş Süvari Kaymakamı Hüsamettin Ertürk’tür. Hüsamettin Ertürk, Bolşevik Komutan Semyon Mihayloviç Budiyenni ile Mustafa Kemal Paşanın Havzada 1919 yılında görüştüğünü ileri sürüyor.[2] 1956 yılında Hüsamettin Ertürk’ün hatıraları Cumhuriyet gazetesinde Samih Nafiz Tansu tarafından “İki Devrin Perde Arkası” adlı ana başlık ile gün aşırı tefrika edilir. Bizi ilgilendiren kısım ise, tartışmalı iddianın geçtiği “Mustafa Kemal Rus heyeti ile Havzada ne konuştu?” ara başlığıyla Cumhuriyet gazetesinde yayınlanmıştır.[3] Bu hatırata göre Mustafa Kemal Paşa Havza’da bulunduğu günlerde, “…buraya kadar gelmiş olan bir Sovyet heyeti ile görüşmüşlerdi. Heyetin başında Rus Miralayı Budugeni(Mareşal) bulunuyordu…Miralay, Mustafa Kemal’e Bolşevik Rusya’nın silah ve cephane ile para yardımını vaat ediyor, buna mukabil müşterek düşmanları olan itilaf devletlerine karşı, Türkleri mücadeleye davet ediyordu.” [4] Yine bu hatıra göre bu Miralay Buduyenni asıl öğrenmek istediğini Mustafa Kemal Paşaya söyle sormuş: -“Acaba General Hazretleri, Anadolu’da kurulacak olan hükümet için nasıl bir rejim düşünüyorlar? Mustafa Kemal muhatabının maksadını pek güzel anlamış ve hemen şaşırmadan cevabını vermişti: - Tabii Sovyetlerin, Şuralar Cumhuriyetine benzer bir hükümet tarzı! - Yani, Bolşevikliğin prensipleri üzerine kurulmuş bir cumhuriyet değil mi Generalim? - Öyle olacak, Devlet Sosyalizmi dersek, daha doğru söylemiş oluruz. - Yalnız, sosyalizm, içtimai sahada hüküm süren bir tarzdır, biz sizin komünizmi de gözden geçirmenizi istiyoruz. Ancak büyük komşunuz Rusya, o zaman size elinden gelen yardımı yapacaktır. Mustafa Kemal Paşa, Miralay Budugeni’nin peşinen söz almaya çalıştığını görüyor, kendisi için tutulacak yolda bu müzaherete muhtaç olduğunu da unutmuyordu. Sovyet Heyeti Havza’dan büyük bir ümitle ayrılmıştı. Fakat Mustafa Kemal Paşa bunları mükemmelen atlatmıştı.”[5] Tabii bu hatıratın devamında da ilginç bilgiler var. İddiaya göre “Havza’da geçen günlerin ikinci mühim hadisesi…Giresunlu Topal Osman Ağa’nın [Mustafa Kemal Paşa tarafından] daveti olmuştu”[6] cümlesi pek dikkat çekici durmaktadır. Çünkü, Mustafa Kemal Paşanın Havza’da Bolşevik bir komutanın başkanlığında bir heyetle görüştüğü iddiası nasıl tartışmalı ise; Topal Osman Ağa ile görüştüğü iddiası çok ama çok tartışmalıdır. Elbette makalemizin ilgili yerinde neden tartışmalı olduğundan bahsedeceğiz, ama bu ilginçlik serisi burada bitmiyor. Yine Ertürk’ün iddiasına göre Mustafa Kemal Paşa, Giresunlu Topal Osman Ağa’dan Pontusculara karşı sonuna kadar mücadele devam etmesini istemiş.[7] Oysa Trabzon Valisi Mehmet Ali Bey, tam bu tarihlerde Havza’da bulunan Mustafa Kemal Paşa’dan kaçak durumda olan Topal Osman Ağanın yakalanması için “…Giresun Belediye reisi iken tehcirden dolayı Dersaadet Divan-ı Harb-i Örfisi’nden talep edilmesi üzerine firar ederek başına yüz kadar eşirra topladığı haber verilen Topal Osman Ağa cemiyetine siyasi bir çete süsü vermekte… Binaenaleyh Jandarma refaket ve idaresinde harekat-ı takibiyeye işitirak etmek üzere Giresun için 50 ve Ordu içinde 20 kişilik birer nizamiye müfrezesinin en yakın kıtaat-ı askeriyeden tefrik ve mezkur kazalara tahriki hususunda icap edenlere müsaade buyurulmasını…rica ederim” diyordu 1-2 Haziran 1919 tarihli telgrafında.[8] Trabzon valisinin istediğini uygun bulan Mustafa Kemal Paşa, 4 Haziran 1919 tarihinde Kazım Karabekir paşanın başında bulunduğu 15. Kolordu Komutanlığına: “…Topal Osman Ağa çetesinin bazı vukuatından bahisle birer müfreze askeriyenin oraya ikamesi teklif ediliyor…30-40 kişilik bir müfreze Trabzon’dan Giresun’a ikame edilirse eşkıya çetelerinden te’dibe müstahak olanların… herhalde bu nukat-ı nazardan bu evsafta bir zabitle müfrezenin gönderilmesini muvafık görüyorum.” diyerek emri verir.[9] Görüldüğü gibi Mustafa Kemal Paşa, Hüsamettin Ertürk’ün iddia ettiği gibi Topal Osman Ağa’nın faaliyetlerine devam etmesini uygun bulmuyor. Kaldı ki Ağanın yakalanması için üzerine müfreze gönderiyor. Böyle olunca haliyle Topal Osman Ağa ile Mustafa kemal Paşa’nın Havzada görüştüğü iddiası çöp oluyor! Yine biz biliyoruz ki Topal Osman Ağa’nın en yakın arkadaşı Osman Fikret Topallı anılarından, Ağanın, bu tarihlerde Giresun-Şebinkarahisar hattı dışında bir yere gitmediği çok açıktır. Mustafa Kemal Paşa’nın Topal Osman Ağa’nın yakalanması için verdiği emrin yazıldığı tarihte Ağa, Giresun’un Keşap nahiyesindedir.[10] Öyle ise burada asıl sorulması gereken Mustafa Kemal Paşa tarafınca, Havza’da Bolşevik bir komutanla ve Topal Osman Ağa görüşüldü iddiasında bulunan Hüsamettin Ertürk’ün özellikle hatıratında bunu anlatmakla neyi amaçladı sorusunu sorup, sonra bunun cevabını aramaya çalışmanın bizi gerçeğe ulaştıracağı kanaatindeyim. Evet Ertürk’ün, bu inanılması zor iddiaları peş peşe sıralamasındaki amacı neydi? Giresunlu Topal Osman Ağa ile Bolşevik komutan Verbof arasındaki bağlantı Öyle ya iddiaya göre Topal Osman Ağa ve Bolşevik komutan Havza’daymış! Evet ilk başta bu iki konu, iddia size birbiriyle alakasız gelebilir. Makalemizin içinde elbette bu alakasız görünen olayın birbiriyle çok alakalı olduğunu değineceğiz, ama önce şu hatırat içinde geçen ilginç bilgileri bir alt alta sıralayalım 1- Mustafa Kemal Paşa, Bolşevik bir heyet ile tarih olarak Mayıs-Haziran 1919 yılında ve yer olarak Havza’da görüştüğü iddiası. 2- Mustafa Kemal Paşanın görüştüğü heyetin başında Bolşevik Miralay Buduyenni olduğu iddiası. 3- Mustafa Kemal Paşanın, Bolşevik değil ama ona yakın olduğu söylenen Devlet Sosyalizmi rejimi ile devleti yöneteceğini beyan ettiği iddiası. 4- Mustafa Kemal Paşa, bu Bolşevik heyetten sonra Havza’da Giresunlu Topal Osman Ağa ile buluştuğu iddiası. Bu iddiaların hepsini birden sıraladıktan sonra değerlendirmemize geçebiliriz. O zaman sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim. Bendeniz Mustafa Kemal Paşa’nın 1919 yılında değil, 1920 yılında; Havza’da değil, Ankara’da bir Bolşevik komutan ile görüştüğünü öne sürüyorum. Görüştüğü Bolşevik komutanın Buduyenni değil, Verbof (Verboy) olduğu sonucuna varıyorum. Kaldı ki Buduyenni’nin 1933 yılından önce Anadolu’ya hiç gelmediğini çok net biliyoruz.[11] Görüştüğü iddia edilen bu Bolşevik komutan ile gerçekten Devlet Sosyalizmi konusu üzerine bir konuşmanın bu erken tarihte bahsedilmediğini düşünüyorum. Daha önemlisi, hatta en önemlisi bu Bolşevik komutan ile Giresunlu Topal Osman Ağa tanışıyor ve birbiriyle bağlantıları olduğunu belgesiyle öğrenmiş bulunuyorum. Zaten Hüsamettin Ertürk’ün iddialarına karşın, tarihçilerin yıllardır çözemediği bu tartışmalı mevzuyu; Giresunlu Topal Osman Ağa ile bu Bolşevik komutanın bağlantısı üzerinden çözdüğümü düşünüyorum. Şöyle ki, bendeniz kurtuluş savaşında Mim Mim Grubunun, Anadolu’da verilen milli mücadele için silah ve istihbarat sağlarken bunun yanında komünistlerle olan ilginç bağlantılarını ortaya koyan bir kitap yayınlamıştım. Kitabım çıktıktan sonrada araştırmaya devam ettim. TBMM’nin, istiklal mahkemesi zabıtlarını yayınlamasıyla araştırmamı derinleştirdim. Mim Mim Grubu üyesi ittihatçı solcu Ali Osman Kahya’nın, mahkemeye çıkmadan önce savcı veya polis sorgusu sırasında verdiği ifadeden Giresunlu Topal Osman Ağa ile tanıştığını ve bağlantısı olduğunu öğrenmiştim.[12] Türk Bolşeviği Topal Osman Ağa! Böylece Topal Osman Ağa ile Karakol veyahut Mim Mim Grubu arasında direkt değil, ama endirekt bir bağlantı olduğunu öğrenince çalışmamın yönünü değiştirdim. Arşiv çalışmalarımda Topal Osman Ağa ile ilgili belgeleri de toplamaya başladım. Çünkü Topal Osman Ağa ile ilgili daha önce yayınlanmış kitaplarda ilginç bir şekilde Bolşeviklerle olan bağlantısı işleniyordu ki, aslına bakılırsa ben daha öncesinde de bu konuyu ilk kitabım olan “Turancı Sosyalist Ethem Nejat” kitabımın içinde bir bölümde Topal Osman Ağa’nın Bolşevikliği başlığıyla işlemiştim.[13] Giresunlu Topal Osman Ağa’nın hem Bolşeviklerle hem de Mim Mim Grubundaki Komünist veyahut ittihatçı solcu olarak tanımlayacağımız kişilerle irtibatını gözeterek arşiv çalışmaları derinleştirince nihayetinde ilginç bir belgeye ulaştım. Atase arşivinden elde ettiğim bu belge ve belgeler grubunda ilginç bir şekilde Giresunlu Topal Osman Ağanın Yunanlılardan ele geçirdiği Filya (filyos) adlı motoru Tuapse’de Bolşevik bir komisere hediye etmek istediğinin, bu hediye etme işinin sorun teşkil ettiğini ve bunun sonucunda uzun uzun yazışmalara vesile olduğuna şahit oldum. Gerçi bu konu Topal Osman Ağa ile ilgili biyografi kitaplarında da işlenir.[14] Lakin bu kadar bir sorun oluşturduğu bilinmiyordu. Hatta son 10 yıl öncesine kadar Topal Osman Ağa’nın Bolşeviklerle işbirliği içinde olduğu bilinmiyordu bile! Kaldı ki Topal Osman Ağa; Mustafa Suphi’nin, Mustafa Kemal Paşa ile görüşmek için Anadolu’ya gönderdiği arkadaşı Süleyman Sami’ye kendisini “Türk Bolşeviği” olarak takdim etmiş.[15] Süleyman Sami’nin verdiği rapora göre, kendisini Türk Bolşeviği olarak takdim eden Topal Osman Ağa, kendisine ait bir fotoğrafı da Bakü’de bulunan Mustafa Suphi’nin TKP’sine takdim edecekmiş. Buradan Giresunlu Topal Osman Ağanın TKP ile bağlantıya geçmeye çalıştığını da çıkartabiliriz. Konumuza dönecek olursak, Yunan bandıralı Filya adlı motorun Bolşeviklere hediyesi sorun olunca Topal Osman Ağa, Ankara’ya bir yazı yazma ihtiyacı hissetmiş veyahut bunu nedeni sorulunca cevap vermiş. Müdafaa-i milliye reisi Osman imzalı, Giresun çıkışlı, 7 Temmuz 336 [1920] tarihli cevap yazısında: “Ankara’dan avdet eden 14. Ordu, 41. Kolordu, 2. Fırka Komiseri mösyö Veherboy’u [Verboy, Verbof olmalı?] hususi bir motor ile Tuapse’ye 5 Haziran 36 [1920] göndermiştim. Mumaileyhin Yunan motorunun müsaade edildiğini görünce Tuapse Bolşevik komiserliğine mezkur motorun fevkalade lüzumu olup, buna mukabil oradan esliha cephane alınabilecek ve bu hususta velayet edeceğini söylemişti. Bunun üzerine ayrıca bir motor fevkalade Bolşevik ordusuna hediye olarak gönderildi. Motorlar bugün Tuapse’den geldi. Bolşevik komiserleri motoru almak üzere iki makinist ile bir kılavuz göndermiş ve elinde de bir vesika vardır...” diyor.[16] Osman Ağanın yazdığı bu yazıdan anlıyoruz ki, Filya adlı motoru Tuapse’de Bolşevik komiserliğine hediye etmesi, bunun karşılığında da silah ve cephane alması yönündeki tavsiyeyi kendisine, Verbof adlı Bolşevik komutan yapmış. Bu tavsiyeyi uygun bulan Ağa onu sonrasında 5 Haziran 1920 tarihinde Giresun’dan Tuapse’ye göndermiş. Topal Osman Ağa’nın bu Bolşeviklerle ilişkisi ve Tuapse tarikiyle Bolşevik Ruslardan silah ve cephane almaya çalışması başına biraz sorun çıkartmış. Tuapse’den kendi çabasıyla milli mücadele için silah ve cephane getirmeye çalışan Giresunlu Topal Osman Ağa’nın vapura yüklediği silahlar Rize milletvekili Osman Nuri tarafından çalınınca veyahut çaldırılınca araları açılır. Çünkü Rize Milletvekili Osman Beyde Anadolu’ya silah temin etmekle görevlidir. Suçlanmanın psikolojisiyle Osman Nuri Bey, Topal Osman Ağayı 14 Ocak 1921 tarihli telgraf ile : “ Birde bu adamın yanına [Topal Osman] Bolşevikler gelip gider. Kendi[ne ciddi] bir mesele yapar. Yunanlılardan zorla aldığı motoru Bolşeviklere hediye edeceğini Tuapseye haber gönderir. Bununla beraber bu sahiller Bolşeviklerin ne demek olduğunu iyice anladı. Fakat bütün bu hallerin dikkati çeker olduğunu saygılarımla arz ederim” diyerek Ağayı Mustafa Kemal Paşa’ya şikayet etmektedir.[17] Osman Ağanın kendisinden haz etmeyen Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’de 21 Ocak 1921 tarihli telgraf ile: “ Osman Ağanın Ankara’ya gidişinden sonra…otorite ve yetkileri iki misline çıkarılmış olarak ve buna ilaveten komünist teşkilatına memuren avdet etmesi halk nezdinde yalnız pek haklı endişelere… Ankara’dan dönüşünden sonra cebinde komünist program, yanında Bolşevik konsolos [Bagirof olmalı] ve beraberinde Ankara’dan tayin ettirdiği yaver ve mahiyetiyle Ordu mutasarrafı vekili ve Tirebolu kaymakamı olduğu halde Trabzon’a kadar seyahatinde…” gibi ve benzeri eleştiriler getirilmektedir.[18] Görüldüğü üzere Topal Osman Ağa, komünistliği, Bolşevikliği üzerinden muhaliflerince Ankara’ya şikayet ediliyor. Çünkü Ağanın başka bir açığı yoktur! Canla başla Kurtuluş savaşı için mücadele etmektedir. Tabii bu gayreti Mustafa Kemal Paşa tarafından görüldüğü için bir soruşturma görmemiştir. Osman Fikret Topallı’da hatıratında Topal Osman Ağa’nın Rize milletvekili Osman Nuri ile yaşamış olduğu silah çalınma sorununu çok detaylı bir şekilde işlemiştir.[19] Atase arşivinde yapmış olduğumuz çalışmalarda da Giresunlu Osman Ağa’nın kayıp silahlar konusunda Ankara’ya rapor verdiği ve Bu konuyla ilgili yetkili komutanlarca çok uzun yazışmalar yapıldığı görülmektedir. [20] Topal Osman Ağa’nın 7 Temmuz 1920 tarihinde ve içinde Verboy’un konu edildiği telgrafına geri dönersek, bu telgraf dahil olmak üzere Ankara’ya çekilen diğer telgraflardan da anlıyoruz ki, Topal Osman Ağa, Sovyet Rusya ile olan bağlantısını bu Verboy adlı adam ile sağlamış. Yani bu adamdan önce Topal Osman Ağanın Bolşevik Rusya ile bir silah alışverişinin olduğunu gösteren bir vesika yoktur ortalıkta, aksi bir belge çıkmadığı sürece. 7 Temmuz 1920 tarihli belgede geçen Verboy ile ilgili olarak Ağanın“Ankara’dan dönen” cümlesinden anlıyoruz ki Verbof adlı Bolşevik komutan, 1920 yılının Mayıs ve de Ankara’da meclisin açıldığı Nisan aylarında Ankara’daymış. İşte tam bu tarihte ve Ankara’da Verbof adlı Bolşevik komutan, Mustafa Kemal Paşa ile görüşmüş olabilir mi sorusu akla geliyor. Kaldı ki biz başka kaynaklardan da bu Verbof adlı Bolşevik Komutanın tam bu tarihlerde Ankara’da olduğunu zaten biliyorduk. Acaba Hüsamettin Ertürk’ün hatıralarında anlatmak istediği komutan gerçekte Verbof muydu? Hüsamettin Ertürk ve Bolşevik Verbof görüşmesi Peki öyleyse Hüsamettin Ertürk, neden yanlış ve doğruları karıştırarak böylesine hatalı bir hatıra yazdırma gereği duydu?[21] Ankara’da istihbaratın başında olan Hüsamettin Ertürk belli ki bazı şeylere bizzat şahit olmuş, ya da duymuş veyahut istihbarat yoluyla bilgi sahibi olmuştur. Ama tüm bunları hatırlamakta zorlanmaktadır. Böyle olunca bildiğini destekli bir uyarlama yoluyla uydurmaktadır. Mete Tunçay hocada “Türk-Sovyet ilişkileri tarihinde Atatürk’le ilgili olarak uydurulmuş bir hikaye” adlı başlıklı makalesinde bu anlatımı tamamıyla uydurma bulur. “Bir kere Mayıs-Haziran 1919, böyle bir görüşme için çok erken bir tarihtir. Türk-Sovyet ilişkilerinin gelişme kronolojisine uymamaktadır” diye de gerekçelendirmektedir. [22] Bendeniz Mete Tunçay hocanın kendisinden biraz faklı düşünüyorum. Uydurma olduğu konusunda hem fikirim, yalnız doğrulara dayanarak uydurduğu kanaatindeyim. Ayrıca Mete Hoca, Hüsamettin Ertürk’ün Havza’da Mustafa Kemal Paşa ile görüştüğünü iddia edilen Bolşevik komutan üzerinden “Atatürk’ü Rusları ustalıkla kandırdığı” için över gibi görünen bu hikayenin aslında Atatürk’ü küçülttüğünü, hatta Sovyetlerden yardım sağlamasının Bolşevikliğe benimsememiz şartına bağlı olduğunu sanma şeklinde kurgulanmasını da eleştirmektedir.[23] Bu konuda da hocaya katılıyorum. Bolşevikler hiçbir zaman bizden Komünist olmamızı istememişlerdir, kaldı ki bizlerin Bolşevik olamayacağını da açık açık deklarede etmişlerdir. Yani böyle çocuksu bir kurguya gerçekten gerek yoktu. Atatürk ve Devlet Sosyalizmi Hele Atatürk, Bolşevik Ruslara Komünist olacağız diye hiçbir zaman söz vermemiştir. Mustafa Kemal Paşa hayatının hiçbir döneminde Rus tarzı bir komünizmi, Bolşevizmi savunmamıştır, inanmamıştır. Ama en yakın silah arkadaşları ve o dönemin aydın yazarın yanında halkta bu Bolşeviklik akımını sahiplenmiştir. Mustafa Kemal Paşa bu talepten dolayı buna kısmi olarak izin vermek zorunda kalmıştır. Mustafa Kemal Paşanın Devlet Sosyalisti olduğu bir gerçek! Ama bu görüşü ne zamandan beri savuna geldiğini tam olarak bilemiyoruz. Sadece tahmini olarak 1908 yılından beri diğer bazı ittihatçı arkadaşları gibi Devlet Sosyalistliğini benimsediğini düşünüyoruz.[24] Mustafa Kemal Paşa, inandığı Devlet Sosyalistliği görüşünü de Celal Bayar üzerinden en erken 1921 yılı Şubatında açık olarak deklare etmiştir. Oysa Ertürk, çok erken bir tarihte Devlet Sosyalizmi üzerinden Bolşevik Komutanın geçiştirilerek kandırıldığını iddia eden bir cümle kuruyor anılarında. Hüsamettin Ertürk’ün, çok açık söyleyelim bu Devlet Sosyalizmi konusunda da yalan söyleme veyahut yanılma ihtimali yüksektir diyebiliriz. Çünkü 1919 yılı mayıs ayından 1921 yılı Şubat ayına kadar Mustafa Kemal ve arkadaşları Devlet Sosyalizmi kavramını açıkça dillendirmediler. Çok açık ve net olarak komünizm, Bolşeviklik deklare edildi ve izin verildi. Buna arşivlerde Hüsamettin Ertürk’ün kendi kaleminden çıkan yazılardan anlayabiliyoruz. 27 Şubat 1921 tarihli bir yazısında “Anadolu Komünistlik gayesi ne dereceye kadar takip edeceğini bilemem. Yalnız kani olduğum bir şey varsa o da buraca sahte olarak bir Komünist teşkilatına lüzum vardır.” diyerek Ankara’nın komünistlik yolundan cayabileceğini beyan ederek İstanbul’da Mim Mim Grubundaki arkadaşlarını uyarmaktadır Hüsamettin Ertürk.[25] Bu cümlesinden anlıyoruz ki Ankara Bolşeviklik siyasetini takip etmiş, ama vazgeçmek üzere... Öyle ise çok erken bir tarihte gelen Komünist bir komutana, neden Bolşevik değil de Devlet Sosyalisti olacağız desin ki, Mustafa Kemal Paşa? O nedenle Hüsamettin Ertürk’ün erken bir tarihte Devlet Sosyalistliği, Bolşevik Komutana dillendirildi konusunun da asparagas çıkması kuvvetle muhtemeldir. Ertürk’ün bizzat şahit olmadığı bir görüşme üzerinden böyle çok iddialı cümleler kurması gerçekten hoş değil. 1919 yılı Havza ve Amasya’da alınan Bolşeviklik kararı Hüsamettin Ertürk’ün destekli bir şekilde uydurduğu hatıratında Bolşevik komutana bizim yönetimiz Bolşevik olmayacak ama ona yakın bir yönetim biçimi olacak olan Devlet Sosyalizmi yalanını uydurmasının bence haklı gerekçesi şudur. 1919 ve 1920 yılında gerçekten Bolşevik olma yolunda alınmış olan bir tarihi kararın, yıllar sonra bilinmesi ve unutulması için üstünün örtülmeye çalışılması olabilir. Evet birileri kabul etmese de 1919 ve 1920 yılında bu topraklarda Bolşeviklik veyahut Türk Bolşevikliği kabul edildi. Tüm belgeler ve bilgiler bunu göstermesine rağmen birileri hala inkar politikası uyguluyor. Resmi olarak Devlet Sosyalistliğine 1921 yılında geçtik. Hüsamettin Ertürk’ün iddia ettiği gibi 1919 Mayısında değil. Hatta 1921 yılında ideolojide bir değişim yapılınca bazı komünistler İstiklal Mahkemesinde yargılanmak istenecektir. Bunlardan biride Tokat mebusu Nazım Beydir. Meclis bu olay nedeniyle hesap sormak isteyince kendisine cevap verme imkanı doğan Nazım Bey; Samsun, Havza ve Amasya üçgeninde gelişen Bolşevik fikrinin serencamını anlatır. İşte burada anlatınlar tezimizi doğrular niteliktedir. Gerçekten de 1919 mayıs-haziran ayında Havza ve Amasya’da Bolşeviklik kararı alındığını Nazım Bey şöyle anlatır: “ Amasya’ya geldim…Mustafa Kemal Paşa oradan [Amasya] geçtikten sonra bir Bolşevizm cereyanı hasıl olduğu ahali arasında söyleniyordu… Bolşeviklik ilan edilecekmiş dendi. Bu meseleye orada bulunan mebus arkadaşlar da şahittir… Refet Beyin geldiği [Amasya] gece on kişiden ibaret olan bir çete birbirini bastılar, orada onların kafasını kırdılar ve biz Bolşeviz kafasını kıracağız dediler. Refet Bey… demiş ki Bolşeviklik ilan onuyor.”[26] Yine biz Hüsrev Gerede’nin Kazım Karabekir Paşaya 7 Haziran 1919 tarihinde yazdığı mektuptan, Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarının Havza’da yaptıkları toplantıda Bolşevik olma kararının aldıklarını biliyoruz.[27] Ama aradan yıllar geçince bu gerçeği örtbas etmek için Hüsamettin Ertürk Devlet Sosyalizmi gibi bir hikaye uyduruyor. Evet Ertürk, Atatürk ve Bolşevik komutan görüşmesine bizzat şahit olmadı, ama bu görüşmeyi yapan kişiden bizzat dinlediğini düşünüyorum. Ama bu görüşmeye bir uyarlama çekmeyi de ihmal etmedi. Tabii buna aradan yıllar geçince bu dinlediğini hatırlamakta zorlandığını da hesaba katarak bunu söylüyorum. O nedenle Mustafa Kemal Paşa ile görüşen Bolşevik komutanın adını, görüşmenin tarihini ve görüşme yerini yanlış bir şekilde hatırladığı ihtimalini de göz ardı etmemek gerekir! Peki Atatürk ile görüşmeyi yaptığını iddia ettim bu Bolşevik komutanla, Hüsamettin Ertürk’ün buluştuğunu nerden mi biliyorum? Aslına bakılırsa tam olarak bilmiyorum. Bu konuda bazı işaretler var. Bu işaretler neler mi? Kurtuluş savaşı döneminde yaşamış kişilerin anılarını okursanız, özellikle Karakol ve Mim Mim Grubunda çalışmış Ahmet Hamdi Başar’ın anılarını, satır aralarında çok ilginç bilgiler sunduğuna şahit olunacaktır. Ahmet Hamdi Başar hatıralarında: “Ankara’dan aldığımız emir gereğince, Türk Komünist Fırkası’nın İstanbul şubesini de, tabii gizli olarak, teşkil etmiştik. Fakat bu iş öylece kaldı. Komünist partisinin hiçbir işi olmadı. Yalnız bir defasında Bulgaristan yoluyla gizlice İstanbul’a gelen bir Rus Komünist Partisi temsilcisiyle [Verbof olmalı] temasımız oldu. Teşkilat, adamı bizim evde misafir etmeyi uygun bulmuştu. Aksaray civarında Sofular mahallesinde Yeşil Tekke sokağında eski evimizde bu Rus komünist delegesini on gün kadar misafir ettik… Kaymakam (Yarbay) Hüsamettin Bey, Ankara’dan sırf bu adamla görüşmek için İstanbul’a geldi. Aralarında tercümanlığı karımla [Şair Şukufe Nihal] beraber ben yaptım.” [28] Bu Komünist parti temsilcisi ile Hüsamettin Ertürk’ün görüşmesi tahmini olarak 1921 yılı Mart ayı sonrası olmuş olsa gerek. Çünkü bu tarihte İstanbul’dan Ankara’ya Samsun üzerinden geçtiğini biliyoruz.[29] İlginçtir bu tarihte Ankara’da Sovyet resmi elçisi olarak Buduyenni vardır. Hatıratında Buduyenni diye ısrar etmesinin nedeni bu olabilir. Bu tarihten önce Ertürk’ün Ankara’ya geçtiği yönünde hiçbir beleğe yoktur elimizde. Haliyle Hüsamettin Beyin Ankara’dan İstanbul’a bu adam için tekrar geçmiş olması onu çok önemsediğini gösterir. Çünkü Hüsamettin Bey İşgal kuvvetlerince ve İstanbul Hükümetince aranmasına rağmen geçmiştir. Ahmet Hamdi Başarın hatıratında geçen alıntıyı şunun için verdim. Ankara’dan İstanbul’a gelen Hüsamettin Ertürk, bence adı Verbof olan bu Bolşevik ile burada yapmış olduğu görüşmede, daha önce 1920 yılı Bahar aylarında Mustafa Kemal Paşa ile yapmış olduğu görüşmeyi dinledi. Aradan yıllar geçip bu hatıralarını yazdırırken haliyle yanlış hatırlardı. Ankara yerine Havza dedi, 1920 yılı diyecekken 1919 dedi. Verbof diyecekken Buduyenni dedi. Haliyle bu olaya bizzat şahit olmayıp, dinlediğini hatırlamaya çalıştığı için kişi, yer ve zamanlama hatası yapması gayet doğal, ama uydurması pek hoş değil. Çünkü tarihçileri çok uğraştırdı. Peki Ahmet Hamdi Başar’ın anılarında evinde misafir ettiği Rus komünist delegesinin Bolşevik Verbof olduğunu nereden mi biliyorum? Aslında bilmiyorum, sadece bir tahmin… Öncelikle Bolşevik Verbof’un kimdir? Türkiye’de ne gibi faaliyetlerde bulundu? Sorusunu sorup cevabını ararsak, bu Ahmet Hamdi Başar’ın hatıralarında geçen kişinin Verbof olduğu anlaşılacaktır diye düşünüyorum. En erken olarak 1920 Bahar aylarında [Nisan, Mayıs] Verbof’un Ankara’da olduğuna dair belgeyi bendeniz bu yazı içinde verdim. Tarih sırasına göre gidersek Verbof hakkında bilgi veren ikinci kişi Halide Edip Adıvardır. Türkün Ateşle İmtihanı adlı hatıratında 1920 Yazında Ankara’da Verloff [Verboy olmalı] adlı bir Ukraynalı Bolşevik Rus komünistinden bahsediyor. “Verloff eski bir nalbantın ve Lenin ‘in en yakın çıraklarındandı” bilgisini veriyor.[30] Bundan başka 12 Ağustos 1920 tarihli İngiliz istihbarat raporuna göre “…Yeşil Ordu akımı başlamadan önce Sovyet yönetimi Haziranın sonlarına doğru bu akımla ilgili son hazırlıkları yapması için Anadolu’ya bir müfettiş göndermişti. Bu adam, daha önce Harkof ilçesinde halk komiseri görevi yapmış olan Derbof’tu [Verbof olmalı] Kendisi Ankara’yı ziyaret etmiş ve bir aya yaklaşık bir süre Anadolu’yu dolaşmıştı.”[31] Bilgisi geçmektedir. Bu istihbarat raporu Bolşevik Verbof’un yaklaşık 1920 Mayısında Ankara’da olduğunu doğruluyor. Başka İngiliz istihbarat raporlarında da yine bu bilgiyi doğrulayan bilgiler mevcuttur. Adı geçen İstihbarat raporlarında , “…İlk Bolşevik kurulu, muhtemelen Albay İlyashev adlı birinin başkanlığında 20 Haziran’da [1920] Erzurum’a ulaşıyordu. Bu adam görünürde önemli birisi değildi; esasen adı da pek iyi bilinmiyordu; sonra Anadolu’da uzun süre kalmadı…Bolşevikler onu ivedilikle Ankara’ya göndermişlerdi.” [32] bilgisi verilmekte. Bu istihbarat raporunda çok yanlış bilgiler var. Birincisi İlyashev adlı bir Bolşevik yok, ama İlyaçef adlı bir Bolşevik var. Lakin bilebildiğimiz kadarıyla bu kişi Anadolu’ya hiç gelmedi. 1920 yılı Ocak aylarında İstanbul’da idi. Karakol ile antlaşma imzaladığını biliyoruz. Muhtemelen burada kastedilen kişi gerçekte Verbof’tur, zaten istihbarat raporunda “ esasen adı da pekiyi bilinmiyordu” ibaresi geçmektedir. Verilen tarihte yanlış olabilir, Verbof 5 Haziran 1920 tarihinde Giresun’dan Tuapse şehrine gittiğini biliyoruz. 20 Haziran’da Anadolu’da olamaz! Her ne kadar olamaz desek de olabilme ihtimali mevcuttur. Bir başka İngiliz istihbarat raporuna göre: “ Yeşil Ordu kampanyasının başlamasından hemen önce haziran ayı sonunda Sovyet Hükümeti müfettiş gönderdi. Kharkof [Harkof] semtinde Halk Komiserliği yapan Derboff’du. [ Verboy olacak] Ankara’yı ziyaret etti ve yaklaşık 1 ay Anadolu’da kaldı.” [33] bilgisi geçmektedir. Demek ki Verboy, aynı ay içinde geri dönüp tekrar Ankara’ya geçmiş. 6 Ağustos 1920 tarihli bir Amerikan istihbarat raporu da bu bilgiyi doğruluyor. Rapora göre: “Bolşeviklerle anlaşma henüz somut bir sonuç vermemiştir. Haziran sonunda bir Bolşevik memuru [Verbof olmalı] on günlüğüne Ankara’ya gelmiştir.”[34] Verbof adlı bu Bolşevik muhtemelen 1920 yılı Anadolu gezisi anılarını 15 Temmuz 1920 tarihli Jizn Natsionalnostey’de yayımlamıştır.[35] Bu bilgilerin haricinde Verboy’u Ankara’dan tanıyan başka kimselerde vardır. Yenigün gazetesini birlikte çıkaran Yunus Nadi beyin arkadaşı Osmanzade Hamdi Bey, Feridun Kandemir’e şu bilgileri aktarır: “ Verbof isminde bir adam daha zuhur etti. Vaktiyle çarlık Rusyasının Erzurum konsolosu, hatta prens dahi olduğu söylenen bu herifte faal bir rol oynayarak karıştığı ihtilalin içinden geliyormuş.” ondan Yunus Nadi Beyle beraber Komünizm hakkında çok şey öğrenmişler.[36] Verboy adlı bu Bolşevik aracılığıyla Yunus Nadi ve Osmanzade Hamdi Bey, Topal Osman Ağa ile gıyabında tanışmış olacaklar ki Ağustos 1920 yılında Ankara’da çıkartmaya başladıkları Yenigün gazetesinin tanıtımı için ricacı olmuşlar. Osman Fikret Topallının notlarından çıkan 21 Ekim 1920 tarihli mektupta; Osman Ağa’ya, Yenigün gazetesinin 25 adetin Giresun’da yayınlanması, bunun yanında Moskova’da bulunan yoldaşlara da Tuapse tarikiyle gazetelerinden ve bazı mektupların gönderilmesi istenmiş.[37] Ağustos-Eylül 1920 tarihlerinde bu Verbof adlı Bolşevik tekrar Anadolu’ya gelmiş olacak ki, 17 Ağustos ile 3 Eylül arasında Yunus Nadi’nin Yenigün gazetesinde: “Don Mıntıkası Şurası İcra Komitesi erkanından Bolşevik Verbof’un aynen mazbut ifadatır” beyanıyla ve “Rus Bolşevikliği; tarihçesi ve Teşkilatı” başlığıyla notları yayınlanır.[38] Trabzon istikbal gazetesinin 25 Ağustos 1920 tarihli sayında Verbof’un Bolşevik programı yayınlanmış. Verbof, 4 Ekim 1920 tarihli gazetelere göre Bolşevik temsilci Upmal Angarski’nin başkanlığında heyet ile Ankara’ya tekrar geldiği anlaşılıyor.[39] Erden Akbulut ve Mete Tunçay hocaya göre Vervof, 1921 yılı Nisan ve Mayıs aylarında Komintern temsilcisi olarak Ankara’ya tekrar gelmiş.[40] Dahası var Komintern belgelerine göre 1922 yılı içinde de Ankara’dadır. Bu kadar sıklıkta Ankara’ya gelen bir Bolşevik Rus’un, Mustafa Kemal Paşa ile görüşmemiş olması ihtimal dışıdır! 1921 yılında İstanbul veyahut Ankara’da Verbof ile tanışan Hüsamettin Ertürk, anılarında muhtemel ki bu görüşmeden elde ettiği bilgiyi aktarmaktadır. Bendeniz ulaşabildiğim son belge ve bilgiler ışığında bu sonuca varıyorum. Elbette son sözü söylemedik, çünkü ileride ortaya çıkacak belge, bilgiler ile Mustafa Kemal Paşa ve Havza konusuna başka yorumlarda getirilecektir diye düşünüyorum. [1] Mehmet Perinçek, Atatürk’ün Sovyetlerle Görüşmeleri, Kaynak Yayınları, İstanbul, Şubat 2005, s: 28-29-30-31-32 [2] Hüsamettin Ertürk, İki Devrin Perde Arkası, (Haz: Samih Nafiz Tansu), İlgi Kültür Sanat Yayıncılık, İstanbul, Ekim 2011, s:374-375 [3] Cumhuriyet gazetesi, 16 Temmuz 1956, s:2; Hüsamettin Ertürk, A.g.e., s: 374 [4] A.g.e., s: 374 [5] A.g.e., s:375 [6] A.g.e., s:375 [7] A.g.e., s:376 [8] Murat Bardakçı, Bir Devlet Operasyonu: 19 Mayıs, Turkuvaz Yayıncılık, İstanbul, Eylül 2019, s: 261 [9] A.g.e., s: 263 [10] Osman Fikret Topallı, Müdafaa-i hukuk ve İstiklal Harbi Tarihlerinde Giresun, (Haz: Veysel Usta-Mustafa Çulfaz), Serander Yayınları, Trabzon, Nisan 2017, s: 254-256-260-272 [11] Mete Tunçay, Bilineceği Bilmek, Alan Yayıncılık, İstanbul, Kasım 1983, s: 201 [12] Yunus Yılmaz, Giresunlu Topal Osman Ağanın Mim Mim Grubu ile ilişkisi, Türksolu gazetesi, Sayı: 540, Tarih: 28.05. 2017,s : 24; TBMM İstanbul İstiklal Mahkemesi Zabıtları, İM_T8_K002_D003_G001_0015, Ali Osman’ın sorgulanması, s:4, 17 Kanunuevvel, 1923 [13] Bakınız, Yunus Yılmaz, Turancı Sosyalist Ethem Nejat, İleri Yayınları, İstanbul, Kasım 2014, s: 329 [14] Süleyman Beyoğlu, Milli Mücadele Kahramanı Giresunlu Osman Ağa, Bengi Yayınları, 2. Baskı, İstanbul, Aralık 2009, s: 140-141; Ümit Doğan, Mustafa Kemal’in Muhafızı Topal Osman, Kripto Yayınları, İstanbul, Kasım 2014, s: 98 [15] Tüstav Arşivi, CD No: 9, Klasör No: 2_12_36, Belge No: 226 [16] Atase arşivi, Kutu No: 760, Gömlek No: 140, Belge No: 3 [17] Cemal Şener, Topal Osman Olayı, Etik Yayınları, İstanbul, 12 Baskı, İstanbul, Eylül 2005, s: 162 [18] A.g.e., s: 191 [19] Osman Fikret Topallı, A.g.e., Nisan 2017, s:420-430 [20] Atase Arşivi, Kutu No: 556, Gömlek No: 74, Belge No: 1-2; Atase Arşivi, Kutu No: 911, Gömlek No: 112, Belge No: 15 vesika; Atase Arşivi, Kutu No: 912, Gömlek No: 74, Belge No: 1-2-3-4-5-6; Atase Arşivi, Kutu No: 912, Gömlek No: 86, Belge No: 1-2 [21] Hüsamettin Ertürk’ün 1956 yılında Cumhuriyet gazetesinde tefrika edilen piyasada ise İki Devrin Perde Arkası adlı isimle bulunan hatırattan başka. Genelkurmay Başkanlığı Atase Arşivinde Ertürk’ün 2. Ciltlik, Osmanlıca ve piyasada bulunan hatırattan farklı olduğu söylenen orijinal hatıratı da mevcuttur. Arşivde bulunan bu hatıratta Bu Havza buluşması nasıl anlatılıyor. Ya da anlatılıyor mu? Bilemiyoruz. Bendeniz 18 Ocak 2018 tarihinde bu iki ciltlik kitabı talep ettim. Atase Arşiv çalışanları envanter dışı olduğu gerekçesiyle incelemek üzere tarafıma vermedi. [22] Mete Tunçay, A.g.e., 1983, s: 198-200 [23] A.g.e., s: 200-201 [24] Atatürk ve Devlet Sosyalistliği konusunu başka bir makalede işleyeceğim için burada konunun detaylarına girmiyorum. [25] TİTE Arşivi, Kutu No: 61, Gömlek No: 8, Belge No: 8001 [26] TBMM Gizli Celse Zabıtları, İş Bankası Kültür Yayınları, Cilt 2, Ankara, 1985, s: 17-18 [27] Kazım Karabekir, İstiklal Harbimiz, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, Temmuz 2010, s: 66 [28] Ahmet Hamdi Başar’ın hatıraları, (Yay: Murat Koraltürk), Gazi Bana Çok Kızmış, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, İstanbul, Kasım 2007, s: 102-103 [29] Asaf Özkan, İşgal İstanbul’unda İstihbarat ve Eylem, Salkımsöğüt Yayınevi, Erzurum, Nisan 2015; s:52-53-54 [30] Halide Edip Adıvar, Türk’ün Ateşle İmtihanı, Atlas Kitabevi, İstanbul, 1979, s: 131 [31] Salahi R. Sonyel, Kurtuluş Savaşı Günlerinde İngiliz İstihbarat Servisi’nin Türkiye’deki Eylemleri, Türk Tarih Kurumu, 2. Baskı, Ankara, 2013, s: 101 [32] A.g.e., s:82 [33] Bilal N. Şimşir, İngiliz Belgelerinde Atatürk, Türk Tarih Kurumu, 2. Cilt, 2. Basım, Ankara, 2000, s: 255 [34] Orhan Duru, Amerikan Gizli Belgeleriyle Türkiye’nin Kurtuluş Yılları, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 5. Baskı, İstanbul, Eylül 2007, s: 89 [35] A. M. Şamsutdinov, Türkiye Ulusal Kurtuluş Savaşı Tarihi 1918-1923, (Çev: Ataol Behramoğlu), Doğan Kitap İstanbul, mart 1999, s: 62-63; Mehmet Perinçek, A.g.e., s: 66 [36] Feridun Kandemir, Atatürk’ün Kurduğu Türkiye Komünist Partisi ve Sonrası, Yakın Tarihimiz Yayınları:5, İstanbul, 1965, s:189-190 [37] Osman Fikret Topallı, A.g.e., s: 432 [38] Uygur Kocabaşoğlu-Metin Berge, Bolşevik İhtilali ve Osmanlılar, Kebikeç Yayınları, Ankara, Kasım 1994, s: 205 [39] Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü-3, Türk tarih kurumu, Ankara, 1995, s: 187-233 [40] Erden Akbulut-Mete Tunçay, Türkiye Halk İştirakiyun Fırkası 1920-1923, Sosyal Tarih Yayınları, Temmuz 2007, s: 35-36 Bakınız 55 numaralı dipnot. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Sol Milliyetçi HalkDostu gazetesinin yeni Türkiye devletinin ideolojik gelişiminde bize öğrettikleri - 04/03/2023 |
Halk Dostu gazetesi elbette yeni Türkiye devletinin ideolojik gelişimine bir katkı sunmuştur. Ama bundan daha önemlisi ise Halk Dostu gazetesi yeni Türkiye devleti ideolojisinin bir prototipini yansıtmaktadır. |
Yeni belgeler ve bilgiler ışığında Giresunlu Topal OsmanAğa ve Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey hadisesi - 30/03/2022 |
Yeni belgeler ve bilgiler ışığında Giresunlu Topal Osman Ağa ve Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey hadisesi - Yunus YILMAZ |
Tarihselcilik adlı tarih tezi, Kur’an adlı din kitabının yorumlanmasında kullanılabilir mi? -1 - 29/10/2021 |
Tarihselcilik adlı tarih tezi, Kur’an adlı din kitabının yorumlanmasında kullanılabilir mi? -1 Yunus YILMAZ |
BİR DEVLET OPERASYONU: 19 MAYIS ADLI KİTABIN ELEŞTİRİSİ - 14/03/2021 |
BİR DEVLET OPERASYONU: 19 MAYIS ADLI KİTABIN ELEŞTİRİSİ - Yunus YILMAZ |
Milli ve Devrimci bir garip adam Mustafa Suphi - 15/02/2020 |
Milli ve Devrimci bir garip adam Mustafa Suphi - Yunus YILMAZ |
Kurtuluş Savaşında Çerkez Ethem, Kuşçubaşı Eşref ve Anadolu’da Sosyalist Faaliyetler - 31/12/2019 |
Kurtuluş Savaşında Çerkez Ethem, Kuşçubaşı Eşref ve Anadolu’da Sosyalist Faaliyetler - Yunus YILMAZ |
Anadolu’ya gelen Mustafa Suphi ve TKP’li yoldaşlar neden ve kimler tarafından öldürüldüler? - 03/11/2019 |
Anadolu’ya gelen Mustafa Suphi ve TKP’li yoldaşlar neden ve kimler tarafından öldürüldüler? |
Mustafa Suphi ve onun TKP’sine karşı olan Sol, Sosyalist İttihatçı Küçük Talat Bey! - 21/09/2019 |
Mustafa Suphi ve onun TKP’sine karşı olan Sol, Sosyalist İttihatçı Küçük Talat Bey! - Yunus YILMAZ |
Enver Paşa'nın Kurtuluş Savaşı Yıllarındaki İslami Sol Fikri - 31/08/2019 |
Enver Paşanın kurtuluş savaşı yıllarındaki İslami Sol fikri - Yunus YILMAZ |
Devamı |