Yunus Yılmaz
sunuyzamliy@gmail.com
Mustafa Suphi ve onun TKP’sine karşı olan Sol, Sosyalist İttihatçı Küçük Talat Bey!
21/09/2019 Küçük Talat kimdir? Geçmişi hakkında pek fazla bir malumat sahibi değiliz. Bilebildiğimiz kadarıyla asker kökenli olan Küçük Talat Bey 1926 yılında istiklal mahkemesinde yargılanırken, mahkeme heyeti kendi hayatı hakkında bazı sorular sorar. Bu sorulara cevap verirken; Askerlikten 1326 (1910) yılında istifa ettiğini. 1908 yılı 2. Meşrutiyet devriminden önce de ittihat terakkiye girdiğini ifade ediyor. Sonrasında ittihat terakki’nin Aydın müfettişi olarak atanmış. Anadolu gazetesini çıkartarak gazeteciliğe başlamış. 1328 (1912) yılında İzmir’de Hak gazetesini çıkartırken İstanbul’a alınmış. 1329 (1913) yılında yapılan Kongrede ittihat ve terakki merkez umumiye aza olarak alınmış.[1] 1.Dünya Savaşında Osmanlı yenik çıkınca. İttihat ve terakki kendini fes etme kararı alır. Parti, Teceddüt Fırkasına dönüştürülür. Merkezi umumi üyeleri yurt dışına gitme kararı alır. Küçük Talat gitmekten vazgeçtiği için tevkif edilir. Küçük Talat ismini asıl olarak 1919 yılından sonra görmeye başlıyoruz. İsmini ilk olarak Halil Paşa ile birlikte hapis oldukları Bekirağa bölüğünden 7-8 Ağustos geçesi birlikte kaçtıklarında vakıf oluyoruz. Tavşancıl üzerinden Ankara’ya geçerken Kara Vasıf Bey tebligatta bulunarak Kafkasya, Azerbaycan’da çalışmalarını istemiş. Ankara’dan Sivas’a geçip Mustafa Kemal Paşa ile görüşmüşler. Gazi Paşa’da bu verilen görevi uygun görüp Azerbaycan’a gitmelerini izin veriyor.[2] Küçük Talat, Mustafa Suphi’nin Komünist teşkilatında Halil Paşa ile Küçük Talat Bey birlikte Azerbaycan’a geçiyorlar. Azerbaycan’a geçtiklerinde müsavat hükümetince kurulan bir Azerbaycan devleti ile karşılaşırlar. Lakin müsavat hükümeti Anadolu hareketine hiçbir kıymet vermemektedir. Kaldı ki müsavat hükümeti sevr muahedesinin Ermenilere verdiği hududu kabul etmektedir. Adeta müsavat hükümeti Anadolu Türklerinin çıkarlarına ters bir faaliyet içindedir. Müsavat hükümetine yanlış yolda olduklarını anlatamayınca müsavat partisi içindeki sol fikirli insanlar ile Azerbaycan’da mevcut bulunan diğer sol fırkalarla bir toplantı yaparlar. Müsavat hükümetinin devrilmesi ve böylece Anadolu’ya yardım edilmesi kararlaştırılır. O sırada Bolşevikler Dağıstana kadar gelmişlerdir. Halil Paşa ve Küçük Talat Bey, Azerbaycan Bolşevik Partisi ile temas kurarlar.[3] Sovyet Rusya topraklarına geçtikten sonra Küçük Talat Bey hakkında bilgiler, o dönemin yazılan mektuplarına ve raporlarına da geçmiştir. Örneğin Lütfü Necdet, Hüseyin Sait ve Baha Ali adlı komünistlerin Moskova’dan Mustafa Suphi’ye yazdıkları 15 Haziran 1920 tarihli bir mektupta, “Bakü’de paşalar grubu ve ittihat ve terakki acentisi var… Halil Paşa ile görüştük. O da bizce meçhul olmayan bir şahsiyet ki elyevm orada birinci sınıf komünist olarak çalıştığını haber aldığımız maruf Küçük Talat Bey ve bir de galiba elyevm mevkuf olan Baha Sait namındaki adamlara takdim etti”[4] şeklinde bir bilgi verilmektedir. Dikkat edilirse Küçük Talat için, birinci sınıf Komünist olarak çalıştığını bildiğimiz, şeklinde bir ibarenin geçmesi konumuz açısından önemlidir. Halil Paşa ve Küçük Talat Bey’in Bolşevik Partilerle ilişki kurma çalışmaları sonuç verir. Bakü’ye Bolşevikler girince müsavat hükümeti düşer. 1920 yılı Mayıs ayında Mustafa Suphi başkanlığında ki Komünistler Bakü’ye gelince burada ittihatçıların kurduğu Türk Komünist Fırkası dikkatlerini çeker. Mustafa Suphi, Bakü’de bu ittihatçı komünistlerin bazıları ile ilişki kurarak Türkiye İştirakiyun Teşkilatını kurar. Bu komünist teşkilatın tarihinin yazıldığı Türkiye İştirakiyun Teşkilatı mazisi adlı bir yazıda: “Azerbaycan inkılabı üzerine Suphi yoldaşın riyaseti altında Türkistan’dan yirmi iki komünist Bakü’ye gittiği zaman Bakü’de azası yüzü mütecaviz Türkiye Komünist Fırkası Merkez Komitesi’ne tesadüf ediyoruz ki riyasette: Doktor Fuat, Halil Paşa, Binbaşı Yakup, Salih Zeki, Süleyman Nuri, Küçük Talat, Bahattin Şakir Beyler bulunuyordu.”[5] bilgisi verilmektedir. Küçük Talat’ın Mustafa Suphi’lerin öldürülmesindeki etkisi Mustafa Suphi, ittihatçılar tarafından Azerbaycan’da kurulan Türkiye Komünist Partisinden bazı ittihatçıları atar. Türkiye Komünist Partisinden atılanlar içinde Halil Paşa Küçük Talat ve Bahattin Şakir Bey’ler vardır. İlginçtir Küçük Talat bu tasfiyenin içinde tutulur, ama teşkilattan tam olarak uzaklaştırılmaz. Aynı durum Halil Paşa içinde geçerlidir. Lakin Küçük Talat bu tasfiyeyi yine sde asla unutmaz. Zamanı gelince kendisinin ve ittihatçı arkadaşların intikamını alamaya çalışacaktır. Peki ne oldu da Küçük Talat tasfiye edilmesine karşın teşkilat içinde kalabildi? Bu sorunun cevabını Küçük Talat, Cemal Paşa’ya yazmış olduğu 8 Eylül 1920 tarihli bir mektupta veriyor gibidir. Küçük Talat mektupta: “İnkılaptan evvel komünistlerle teşriki mesaiye karar vermiş ve teşkil edilen seksiyonda bir mevki almıştım…fakat bir müddet sonra sebepsiz pirelenenlerin ve bilhassa bizim bazı aklı bozuk komünist taslağı Türk yoldaşlarımızın el altından teşvikatıyla biraz kenara çekilmek mecburiyeti hasıl oldu. Mamafih Türkiye teşkilatı telif ve tercime şubesini idare ediyorum… Mustafa Suphi ile kısmen eski aşinalık, kısmen bazı yoldaşların bana hürmet ve itimadı şöyle böyle faaliyete bulunabilmek imkanını bana vermiş oluyor.”[6] Görüldüğü üzere Mustafa Suphi, diğer ittihatçıları tasfiye ederken Küçük Talat’ı tasfiye etmiş, lakin onu teşkilatın telif ve tercüme şubesinde görevlendirmekten de geri durmamış. Talat Beyin eskiden bir tanışıklıkları varmış Mustafa Suphi’yle. Bu bilgiye dayanarak Suphi’nin Türkiye Komünist Partisinin içinde bir ittihatçı temizliği yaptığı iddiasının havada kalmadığını söyleyebiliriz. Tam olarak bir ittihatçı temizliği yapılmadığı için Talat Bey Mustafa Suphi’nin Bakü’de kurmuş olduğu TKT içinde çalışmalarına devam eder. Hatta Talat’tan İttihat terakkinin siyasi yaşamı hakkında bir rapor vermesi de istenir. Talat ise, “Fırkanın az ve çok bütün teşkilatında alakadar olarak, bidayet-i teşekkülünden tarih-i sukutuna kadar çalıştığı cihetle, evvelce mensup olduğu bir fırkanın iyilik veya fenalıklarını takip etmek keyfiyeti kendisince kabil olamayacağı ve binaenaleyh bu hususta kendisinin mazur görülmesini teklif” etmiş.[7] Özetle Talat ittihat terakkiyi tenkit eden bir rapor yazamayacağını açık olarak söyleyince tenkitsiz bir rapor yazması 9 Ağustos 1920 tarihinde oy birliği ile karar alınıyor. TKT için rapor veren Talat’ın yanında bir başka rapor veren bir ittihatçı daha vardır. O kişide Halil Paşa’nın kendisidir. Rapor verdiği tarih 13 Temmuz 1920’dir.[8] İttihatçıların TKT’den tasfiye edilmekle beraber yine de teşkilat için rapor vermeleri ilginç bir durum arz etmektedir. Buna rağmen Mustafa Suphi 3 Eylül 1920 tarihli toplantıda Türkiye Komünist Fırkasından Halil Paşa ve Küçük Talat’ın neden ve nasıl tasfiye edildiğini uzun uzun anlatır.[9] Yaz aylarında bu gelişmeler yaşanırken Doğu Halkları Kurultayı için çalışmalarda devam etmektedir. Enver Paşa’da bu kurultaya katılmak için Berlin’den Moskova’ya oradan da Bakü’ye geçer. Ama Şark Kurultayında Mustafa Suphi adamlarınca Enver Paşa’ya tertibat düzenlenip, komünistlerce kabul edilmesinin önüne geçilir. Başta Küçük Talat olmak üzere Enver Paşa’nın ittihatçı arkadaşları bu eylemi unutmazlar. Mustafa Suphilerin öldürülmesinde en büyük gerekçenin bu olay olduğunu sonradan öğrenmiş bulunuyoruz.. Enver Paşa, Bakü’de umduğunu bulamayınca önce Moskova’ya geçer oradan tekrar Almanya’ya geçecektir. Enver Moskova’da iken Küçük Talat’a mektup yazar ve karşılıklı mektuplaşırlar. Küçük Talat karşılık verdiği mektubunda, Halil Paşanın geldiğini, görüştüklerini, Anadolu ahvali ve tarzı mesailerinden bahsettiğini buna rağmen Anadolu’yu kendi gözüyle görmedikçe kati bir şey söylemenin uygun olmadığını ifade eder. Ailesini Trabzon’a götürmek için Erzurum yoluyla gideceğinden bahseder.[10] Enver Paşa ve Halil Paşa daha öncesinden Kazım Karabekir Paşaya göndermiş oldukları mektuplarında Küçük Talat’ın ailesini görmek için Anadolu’ya geleceği bildirmiştirler.[11] Bu bilgilendirmeyle beraber Küçük Talat Anadolu ahvalini anlamak için Anadolu’ya geçer. Trabzon’a geçmek için önce Erzurum’a uğrar. Yanında Nail Beyde vardır. Erzurum’da iken Kazım Karabekir’e 20 Ekim 1920 tarihinde Küçük Talat ve Nail Beyler bir rapor verirler. Raporda Rusların Mustafa Suphi eliyle kurdurduğu TKP yoluyla Türkiye’yi Bolşevikleştirerek bir Sovyet yönetimi kurmak emelinde olabileceklerini, buna karşın ise dikkatli olunması gerektiğini yazıyorlar. Ayrıca: “Bakü’de ahiren kongresini akdederek fırka haline geçen Türkiye Komünist Teşkilatı aza ve erkanı ise mahiyeti fikriye ve ahlakiyeleri itibariyle insanı derin derin düşündürecek bir manzara göstermektedir.” Diyerek Mustafa Suphi ve yoldaşlarını kötüleme yoluna da giderler.[12] Küçük Talat ve Nail Beyler aynı raporun devamında: “Bugün Türkiye bir sol hareketi vücuda getirmeye muhtaçtır. Ve bu maksatla bugünkü idareye nazaran daha geniş esaslar üzerinde halkçı bir tarzı idare tesis edilmekle temin olunabilir” diye kayıt düşüyorlardı.[13] Aslında Küçük Talat arkadaşıyla beraber verdiği bu raporda Mustafa Suphi komünizmi kötü, biz ittihatçıların solculuğu ise iyi demeye getiriyor! Zaten Küçük Talat’ın Trabzon’a geçip, burada Bolşevizm ve komünizm fikirleri aleyhine çalışmalar yürüten biri olduğunu Sami Sabit beyin anılarından biliyorduk.[14] Hem Bolşevizm karşıtlığı hem de Bolşevizme yakın bir programla ittihatçıların Anadolu’ya geçmesine çalışan Küçük Talat’ın, bu iki taraflı birbirine zıt davranışı neden yapıyor sorusuna verilecek cevap şudur; 1. Dünya Savaşının kaybedilmesiyle halkın sevgi ve saygınlığını kaybeden ittihatçılar, kurtuluş savaşında esen sol, sosyalizm rüzgarını da arkalarına alıp İslam İhtilal Cemiyetleri ve Halk Şuraları adlı sol, halkçı bir parti, cemiyet ile Anadolu’ya girip halkın sevgi ve saygısını kazanmak istemesinden kaynaklanmaktadır. Burada asıl unutulmaması gereken ise, antikomünist faaliyetlerine karşın Küçük Talat’ın gerçekten solcu olduğudur. Yoksa burada bir takiyye söz konusu değildir. Yani sağcı olup konjonktür gereği solcu gözükmeye çalıştığını iddia etmek tam bir saçmalamaktır. Bu açıklamanın yanında Küçük Talat’ın solculuğu yanında neden antikomünist bir mücadeleye girdiği konusuna da açıklık getirelim. Doğu Halkları Kurultayında Mustafa Suphi’nin arkadaşlarınca Enver Paşanın aslında burada istenmediği yönünde bir tertip düzenlemesinin yanında; bir de Bakü’de mevcut ittihatçıları komünist olmadıkları gerekçesiyle komünist teşkilatlardan uzaklaştırması Mustafa Suphi’ye karşı düşmanca tavır almalarına sebep olduğunu daha önce izah etmiştik. İşte bu fili durumun İttihatçılar ile Bolşevik Rus yöneticilerin arasındaki uzlaşmasında bir engel olunabileceği düşünüldü. Mustafa Suphi gibi bir komünist varken Enver Paşa gibi komünist olmayan bir kişinin Bolşeviklerden gereken desteği alması imkansız gibi gözüküyordu ittihatçıların gözünde. Bunu ilk fark eden Trabzon mebusu Hafız Mehmet oldu. Hafız Mehmet Bakü’deydi ve Enver Paşanın düştüğü durumu gözleriyle görmüştü. Bu durumu ikinci tespit eden kişi ise Küçük Talat’ın kendisiydi diyebiliriz. Trabzon’da ilginçtir bu tarihten önce Bolşeviklik sempatisi de vardır. Hatta Trabzon’da Bolşeviklik bile ilan edilmiştir.[15] Hafız Mehmet ve Küçük Talat’a göre Trabzon’da daha önceden oluşturan bu Bolşevik havayı kırmak gerekmektedir. Çünkü başlarında daha büyük bir dert vardır. Mustafa Suphi ve TKP’si yurda girmeye çalıştıklarını biliyorlardı. Halkta oluşan bu Bolşeviklik sevgisi ile Mustafa Suphi, Sovyet Rusya’da olduğu gibi yurt içinde de tutulabilirdi. Zaten dışarıda tutunmakta zorlanan ittihatçılar, bir de yurt içindeki mevkilerini Mustafa Suphi ve TKP’sine kaptırmak istemiyorlardı. Kaldı ki Ankara Hükümeti ittihatçıların Trabzon’dan yuvalanmasının önüne geçmeye çalışıyordu. Ayrıca ittihatçılar halkta oluşan bu Bolşeviklik sevgisini kendi lehlerine kullanmak istiyordu. İleride kuracakları solcu Halk Şuralar Fırkası’da bu siyaseti kendi lehlerine kullanmak içindi. Özetle Trabzon’da ittihatçılar, Anadolu’da halkta bir karşılığı olan solcu, halkçı, antiemperyalist bir siyaset izleyerek Enver Paşanın yurda dönüşü sağlayacak, ama komünizm, Bolşevizm düşmanlığı yaparak da Enver Paşanın rakibi Mustafa Suphi gibilerinde yurda girmesine engel olunacaktı. Küçük Talat Trabzon’a gelir gelemez bu planlanan antikomünist çalışmalara büyük hız verir. Aslında işi çok kolaydır. Trabzon’da ittihatçıların hemen hepsi Enver Paşayı sever, sayarlar. Yahya Kahya üzerinden zaten Trabzon’da kuvvetli bir Envercilik söz konusudur. Kaldı ki Küçük Talat 2 Mart 1921 tarihinde Trabzon’dan Moskova’da bulunan Enver Paşa’ya yazmış olduğu mektupta adres olarak: “Trabzon İtalya konsolosu Mösyö Amedi vasıtasıyla Kahya Yahya Bey” adresini vermesi bir tesadüften ibaret olmasa gerek.[16] Sonuç olarak ittihatçıların bu antikomünist çalışmaları Trabzon’da ve Erzurum’da meyvelerini verir. Mustafa Suphi ve yoldaşları Trabzon’da 1921 yılı Ocak ayı sonunda Yahya Kahya ve diğer ittihatçılar kullanılarak öldürülür. Tabii bu ortamı hazırlayanlar içinde en büyük pay Küçük Talat’a aittir. Bu gelişmeden sonra Trabzon’da ittihatçılar yuvalanmaya devam eder. Ankara bu durumdan çok rahatsızdır. Anadolu’da daha fazla kalması istenmeyen Küçük Talat’ın yurt dışına çıkması gerekmektedir. Lakin Mustafa Suphilerin ölümünden de sorumlu olduğu herkesin malumudur. Tekrar Bolşevik Rusya’ya dönmesi gerekmektedir, ama TKP’lilerin öldürülmelerinden dolayı Sovyetlerin hışmından korkmaktadır. Bunun farkında olan Küçük Talat 14 Mayıs 1921 tarihinde Tuapse’de bulunan Halil Paşa’ya yazdığı mektupta Mustafa Suphi’lerin ölümleri olayını çarpıtarak Trabzon’da başta kendisi ve Yahya Kahya gibi ittihatçıları aklayarak Mustafa Suphi’lerin Mustafa Kemal Paşa’nın adamlarınca öldürüldüğü izlenimi verir. Mektubunda, “Kardeşim [Halil Paşayı kastediyor] filhakika mesele şekil itibariyle hemen hemen bu suretle cereyan etmiştir. Sen bunu süratle sağa sola neşretmelisin” diyerek Sovyet topraklarında olayın kendi yazdığı şekilde anlatılmasını istemiştir.[17] Küçük Talat, Enver Paşa’nın Halk Şuralar Fırkası adlı sol bir parti ile Anadolu’ya girmesine çalışıyor. Mustafa Suphi’lerin öldürülmesi ile siyasi varlıklarını teminat altına aldıklarını düşünen ittihatçılar, Anadolu halkına solculuk, halkçılık üzerinden daha şirin gözükerek ulaşabileceklerini düşündüler. Lakin hesaba katmayı unuttukları bir durum vardı. Kendi yaratmaya çalıştıkları antikomünist hava kendi aleyhlerine işlemeye başladı. Örneğin Nisan 1921 ortalarında Halil Paşa Komünist olduğu gerekçesiyle Trabzon’dan çıkarıldı. Bir süre sonra Küçük Talat’ta çıkarıldı. Hatta bununla yetinmeyen Ankara, Enver Paşa Komünist Rusların adamı olduğu propagandasını yaptı. Şu talihsizliğe bakın ki solcu Halk Şuraları Fırkası adlı partinin temellerini ittihatçılar Bolşevik Rusya’da atmışlardır. Alın size ittihatçıların Komünistlerin adamı olduğuna bir kanıt! Enver Paşa ve Küçük Talat’ın komünist olarak algılanmasının ve bu algının kendi aleyhlerine dönme sürecininin nedenini daha iyi anlaşılması için Halk Şuralar Fırkasını kurmaya kadar giden süreci en başından alarak tekrar anlatmamız gerekiyor. 1 ile 10 Eylül 1920 tarihleri arasında gerçekleşen Doğu Halkları Kurultayından sonra Mustafa Suphi TKT’yi 10 ile 16 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirdiği kongre ile TKP’ye çevirir. Daha önce komünist teşkilatta çalışan Küçük Talat’ında böylece işi bitmiş olur. Bakü’de başta Enver Paşa olmak üzere ittihatçıların yaptıkları toplantıda Küçük Talat’ın Anadolu’ya geçmesi kararı alınır. Ekim ayında Trabzon’a geçen Küçük Talat, Önce Bakü sonra Moskova oradan da Almanya’ya geçen Enver Paşa’nın Anadolu’ya geçişini sağlamak için Trabzon’da çalışmalara başlamıştır. Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile beraber çalışan Küçük Talat, Enver Paşa’ya yazmış olduğu 2 Mart 1921 tarihli mektupta çalışmalarından bahsederken bunu; “Trabzon’un ve Trabzon Müdafaa-i Hukuk Cemiyetindeki eski arkadaşların mütarekeden beri düşmanlarla mücadele hususunda gösterdikleri hamiyetkar sebatın ve dindarane faaliyetin bilhassa sizce ne büyük takdirlerle karşılandığı ve bu suretle Trabzonluların Şarkın ve Kaskasya’nın halası emrnde tarihi ve milli roller samimi bir lisanla yazılmakla beraber bu mübarazede merdane bayrak tutan Hacı Ali Hafızzade Ömer ve Kahya Yahya ve Reis Barutcuzade Hacı Ahmed ve Hacı Ali Hafızzade Hakkı ve Hafız Mahmud Efendilerle iltifatlar … buyurulması…” şeklinde yazarak belirtmiştir.[18] Küçük Talat Bey Trabzon’a geçerek Enver Paşa’nın Anadolu’ya geçişi için uygun zemini sağlarken, aynı zamanda Anadolu’ya geçişte sol ideoloji ile halkın sevgi ve saygınlığını kazanmanın derdinde olduğu da daha önce belirtilmişti. Bu durumu en iyi ispatlayan belgelerden biri ise Küçük Talat’ın 28 Nisan 1921 tarihinde Enver Paşa’ya yazdığı mektuptur. Küçük Talat, Enver Paşa’ya “…mektubunuzda program meselesini [halk Şuralar Fırkası Programı] mevzu bahis ediyorsunuz ve bazı mevadın [maddelerin] Bakü’de konuşulduğu gibi olmadığını söylüyorsunuz. Filhakika doğrudur. Halbuki biz memlekete döndüğümüz vakit efkarı o kadar karmakarışık bulduk ki, bu müzebzeb [karmakarışık] ve müfrid cereyanlar karşısında ortalığa daha mülayim gelebilecek fikirler atmaya mecbur olduk. Bolşeviklik ilanına kısmen ramak kalmıştı. Bir de programı tanzim ederken idari meselelerde kısmen Ankara’nın meydana attığı (nakıs ve sakat) halkçılık programıyla bir nokta-i itilaf [uyuşma] bulmaya gayret ettim. Mahaza bugün gerek program gerek taktik itibariyle hareketimiz yeni bir safhaya dahil olmuştur. Sizin fikirlerinizde oldukça bir tahavvül hasıl olduğuna şüphe etmiyorum.” diyordu. [19] Mektubun devamında Küçük Talat, parti programında yapılacak değiştirmeler hakkında Enver Paşa’ya şu değiştirmelerin yapılmasını tavsiye ediyor. Özet olarak 1- “Meslek ve gaye etrafında Bolşevizm için yazılan şeyler tay (eşitlenmeli) edilmelidir.” 2- “Padişahın intihap (seçim) ile yapılması mahzurlu olacaktır.” 3- “İcra salahiyeti bila kaydü şart halk tabakalarına verilmelidir ve buna nazaran büyük, küçük memurlar halk tarafından intihap edilmeli, aşağı yukarı livalar veya vilayetler savyetize (sovyetize) edilecek demektir” diyor. Görüldüğü üzere Küçük Talat, Enver Paşa’ya programın daha sosyalist maddeler ile eşitlenmesini ve düzeltilmesini tavsiye ediyor. Küçük Talat Bey mektubun devamında bir başka yerde, kendi düşüncesiyle mektubu yazdığı Enver Paşayla düşüncesinin aynı olduğunu ifade etmesi çok önemlidir. Çünkü Küçük Talat Bey, mektubun bu kısmında çok sol söylem kullanmaktadır. Şöyle yazmaktadır: “Ben herhangi suretle olsun öksüz halkın alil omuzlarında saltanat kurmaya çalışacak insanlara kati olarak düşmanım. Ve inkılaba şiddetle taraftarım. Ve ben bugün sizinle teşriki mesai ediyorsam katiyen bir inkılap yapmak suretiyle bütün iktidarı bilhassa köylü ve işçi sınıfını eline vermek, asırlardan beri bu ezilen bedbaht halkın saadetine hizmet etmek arzusunda bulunduğumdan ve aynı zamanda bu hareketin ancak sizin gibi büyük ve müstesna bir insan tarafından yapılacağına inandığımdandır” diyor. Özetle iktidarı işçi ve köylü sınıfına veren bir devrim yapacağına inandığı Enver Paşa’ya Küçük Talat Bey, bunları yazıyor. İşte tarih yazımında antikomünist olarak takdim edilen Küçük Talat’ın fikirleri… Küçük Talat Beyin hazırladığı, sonrasında bazı düzeltmelerin yapıldığı Halk Şuralar Fırkasına ait parti programını Dr. Nazım Bey’de görmüş. Parti programı hakkında düşüncesini maliyeci Cavit Bey’e açıkladığı 27 Mayıs 1921 tarihli bir mektubunda: “milliyetperver Bolşeviklik hissiyatı göze çarpmaktadır” diyor.[20] Dr. Nazım’ın Cavit Bey’e yazdığı 11 Mayıs 1921 tarihli bir başka mektupta ise: “Küçük Talat’ın gönderdiği programın esası…Sosyal Demokrat programı esasatından (esaslarından) bir çok mevadı (maddeleri) muhtevi (içeren) olduğundan tadili elzemdir.” şeklinde düşüncesini ifade ediyor.[21] Dr. Nazım’ın yine Cavit Bey’e yolladığı 26 Nisan 1921 tarihli başka bir mektupta ise, Enver Paşa’nın kendisine yolladığı parti programı hakkındaki mektubundan, Enver Paşanın şu sözlerini aktarıyor: “Bu program şayan-ı istifade noktaları havi (içermekle) olmakla beraber, Bolşevik programının tadilen (değişiklik) yapılmış kopyasıdır. Programın ruhu komünizmin esası üzerine müstenit (dayandığı) olduğu için şayan-ı kabul olabilir mi” diye sorduğunu beyan ediyor.[22] Önce Yenibahçeli Şükrü Bey, ardından Küçük Talat, Halil Paşa ve Hacı Sami gibi ittihatçıların Trabzon’a çıkmalarından şüphelen Ankara, İttihatçıları dağıtmanın derdindedir. Enver Paşa bu sıralarda Moskova’dadır. Talat Paşa Almanya’da uğradığı suikast sonucu şehit olmuştur. Küçük Talat, Enver Paşa’ya yazdığı 6/7 Mayıs 1921 tarihli mektubunda Talat Paşa ekolünden olan Dr. Nazım, Bahaddin Şakir ve Hacı Sami Beylerin de bizlerle çalışması daha iyi olur diye bir tavsiyede bulunur.[23] Anadolu’ya geçişte zaten zorlanan ittihatçıların artık eski günlerdeki ayrı gayrılığı unutarak işbirliğine çok ihtiyaçları vardır. Bu süre içinde Halk Şuralar Fırkası programında bazı düzeltmeler yapılır. Düzeltilmiş ikinci bir programda neşredilir. Küçük Talat yeni ve biraz düzeltilmiş yeni program hakkında ki düşüncesini Trabzon’dan Moskova’da bulunan Enver Paşa’ya yazmış olduğu 12 Mayıs 1921 tarihli mektubundan şöyle bahseder: “programı okudum. Taktik itibariyle evvelki ile biraz ayrılık meşhud. Gerçi ayrılık vermiş gibi. Görünen zahri hal üzerinde bir tesir yapamaz… yalnız birincinin [kendi yaptığı ilk program] etrafta yayılması ve efkarı kazanma bir noktada toplamak için kuvvetli propagandalar yapılması şimdi aynı teşkilat tarafından az çok birbirini nakiz iki fikir takip edilmekte olduğunu göstereceği için zihinlerde şüphesiz bir teeddüd hasıl edebilmesi imkanını tevlid edecektir.”[24] Böylece ayrı ayrı iki programın sıkıntı yaratacağından bahsettiğini anlamış oluyoruz. Küçük Talat ilk yayınlanan program ile Anadolu halkının karşısına çıkması taraftarıdır. Bu süre içinde Halil Paşa gibi Küçük Talat’ında derdest edilip sınır dışına çıkarılmasının belirtileri ortaya çıkmıştır. Küçük Talat aynı mektubun devamında: “…beni de memleketten çıkarırlarsa tabii İstanbul’a gidemem. Şu halde Rusya’ya kapağı atacağım. Ve bu surette de hayatım bir tehlikeye maruz kalacaktır, demektir… Ruslar nezdinde şüpheli düşman bir adam ve bilhassa Mustafa Suphi meselesiyle alakadar bir adam olarak tanınmaklığım için her ihtimale karşı lazım gelenlerin tenvir edilmesi faydalı olur.” diyerek Sovyet Rusya’ya gitmek istememesinin nedenini açıklıyor. Küçük Talat’ın Trabzon’dan çıkarılması emri gelince, İstanbul ile Rusya arasında bir tercih yapınca gizli olarak İstanbul’a gitmeyi uygun görür. Enver Paşa’ya yazdığı 29 Mayıs 1921 tarihli mektubunda Küçük Talat İstanbul’a geldiğini yazmaktadır. İstanbul’da temas ettiği arkadaşlara; “…artık dar milliyetçilik ve İslamcılık fikirlerinden sarf-ı nazar edilerek mübarezenin daha şumullu ve geniş esaslar üzerinde yapılmasında lüzum ve zarureti anlattım. Ve bilhassa program itibariyle komünistlere olan yakınlığımızı ve Şark’ın halası nokta-i nazarından cihan inkılabı muvacehesinden onlarla müttefikan hareket etmekte olduğumuz ve kendi prensiplerimiz dairesinde Bolşeviklerle samimi ve dost olmaktaki icabı ve kendilerinin teşkilatımıza gösterdiği maddi ve manevi müzahereti teşrih ettim.” diyecektir.[25] Halil Paşa’ya 28 Mayıs 1921 tarihli yazdığı mektupta Küçük Talat, “İstanbul’a geldim…fakat fazla oturmak tehlikelidir. Hemen Moskova’ya gitmek üzere Tuapse’ye gelmek fikrinde…” olduğunu ifade ediyor. Halil Paşa’dan bu konuda yardımcı olmasını ve bir mandat (yetki belgesi) getirtmesini istiyor. Küçük Talat, 29 Mayıs 1921 tarihli bir başka mektubunu ise İttihadı İslam Cemiyetinin Trabzon bürosuna yazar. Cemiyetin Samsun şubesini kuran Küçük Talat, Trabzon’a verdiği isimlerle irtibatta olmalarını ister. Ve bu mektubunda da Moskova’ya geçmek istediğini yazmaktadır.[26] Enver Paşa’nın eşi Naciye Hanıma yazdığı bir mektuptan Küçük Talat’ın 1921 yılı Temmuz ayı içinde de İstanbul’da olduğunu anlıyoruz. Biraz para bulunca yanlarına döneceğini yazmış.[27] İstanbul’dan Moskova’da bulunan Enver Paşa’ya sürekli olarak mektuplar yolladığını anladığımız Küçük Talat’ın bir mektubunda “komünizme yakınız” diye ifade kullanmasına Dr. Nazım’ın çok sinirlendiğini öğreniyoruz.[28] Yine bu mektuptan anlıyoruz ki Enver Paşa Küçük Talat’ın Trabzon’a gelmesini beş bin mark gönderdiğini yazmıştır. Anlaşılıyor ki Trabzon üzerinden Küçük Talat’ın artık Sovyet Rusya’ya gelmesini istiyor. İstanbul’da çalışmalarından sürekli haber alan Enver Paşa, Naim Cevad ile İstanbul’a giden bir Rus’un geldiğinden, yaptığı görüşmeden anladığı kadarıyla “Komünist teşkilatı orada zayıf, bizimkiler vaziyeti iyi idare etmişler” diyerek yapılan çalışmalardan memnuniyetini eşi Naciye hanıma yazmıştır.[29] Buraya kadar yazdığımız bilgilerden anlaşılacaktır ki, komünist olmamakla beraber ittihatçıların komünizme yakın bir sol görüntü vermesi Anadolu içlerinde çalışmalarını bayağı güçleştirmiştir. Ankara’nın eline koz veren ittihatçılar, bundan sonra işlerini icra etmekte bayağı sıkıntı çekecektir. Çünkü Ankara komünist oldukları gerekçesiyle istememektedir. Tüm bu gelişmelere rağmen ittihatçılar bildikleri yoldan dönmeyip Anadolu içlerinde çalışmak için şartları zorlamaktadırlar. Enver Paşa’nın hanımı Naciye’ye yazdığı 27 Temmuz 1921 tarihli mektubundan bu tarihe yakın Küçük Talat’ın Trabzon’a geçtiğini öğreniyoruz.[30] Küçük Talat, Enver Paşa’nın yanına ancak 4 Eylül 1921 tarihinde Batum’a çıkınca ulaşır.[31] Hemen Batum’a gelen diğer ittihatçılar ile toplantı yaparak ne yapılması yönünde kararlar alırlar. İttihatçılar için sol siyasetin sonu Sakarya savaşıdır. Bu tarihlerde Anadolu’da Sakarya Meydan Muharebesi yapılmaktadır. Savaşın sonucu neticesinde Mustafa Kemal ve orduları kazanınca Anadolu’ya geçmekten vazgeçen Enver Paşa önce Türkistan’a uğrayıp oradan Almanya’da bulunan eşi Naciye Hanımın yanına geçecektir. Enver Paşa, Küçük Talat, Halil Paşa ve Raik efendiyi İttihat Terakki’nin umumi merkezi olarak Batum’da bırakma düşüncesindedir.[32] Enver gitmeden önce Halk Şuralar Fırkası yani diğer adıyla İttihat Terakki kongresi yapmayı düşünmektedir. Küçük Talat’a kendi hazırladığı kongre mukarreratını vererek uygun şekilde düzeltme ve yazımını yapmasını ister.[33] Enver Paşa komünizm görüntüsü verdiği için Parti adının Halk Şuralar Fırkası isminden İttihat Terakki ismine döndürülmesini arzulamıştır. Lakin Küçük Talat düzeltme yaptığı metinde “İttihat ve Terakki (Halk Şura) Fırkası’na tahvilini yazmış.” Enver Paşa bunu görünce; “Halbuki kendilerinde komünizm dolayısıyla Rusya teşkilat idaresi hakkında yanlış fikirler mevcut olduğundan biz halka daha munis gelen ve zaten de kabul etmiş ve mühürlerini göndermiş olduğumuz İttihad ve Terakki Cemiyeti isminde kalmanın muvafık olacağını anlattım…” diyerek Küçük Talat’a yanlış düşündüğünü söylemiş. Sonuç olarak parti ismi “ve böylece kaldı. Mamafih programımız halkçı kalacaktır” diyerek tartışmayı sonlandırmış.[34] Dikkat edilirse burada Enver Paşa, Küçük Talat’ı “Komünizm dolayısıyla yanlış fikirleri mevcut olduğundan” bahsediyor. 25 Eylül 1921 tarihinde Küçük Talat metni hazırlayınca imza eder ve Kongre metni tamamlanmış olur. Enver Paşa son olarak 28 Eylül 1921 tarihinde Küçük Talat, Halil Paşa ve Sami ile görüşerek Anadolu’daki tarz-ı mesai hakkında konuşur ve bu tarihten sonra Türkistan’a geçmek üzere Batum’dan ayrılır.[35] Lakin Türkistan üzerinden Almanya’ya geçmekten vazgeçen Enver Paşa Sami’nin telkini ile Basmacılar ile bir olup Bolşevik Ruslarla savaşma kararı alır. Enver Paşa’nın bu kararı Sovyet Rusya topraklarında bulunan ittihatçıları zor durumda bırakır. 5 Kasım 1921 tarihinde Batum’da bulunan Küçük Talat ve Halil Paşa, Moskova’da bulunan Cemal Paşa ve Rüstem Bey’e yazdıkları 5 Kasım 1921 tarihli mektupta Enver Paşa’nın kendilerini zor durumda bıraktıklarını ve İttihat ve Terakki ismi ile son kere ortaya çıkmanın çok yanlış olduğunu ifade ederler.[36] Bu maceranın yaşandığı sıralarda Cemal Paşa şehit edilir. Bir süre sonra Enver Paşa’da şehit düşer tıpkı Talat Paşa gibi. İttihatçı şeflerin macerası böylece biter. Aradan yıllar geçer Halil Paşa ve Küçük Talat yurda dönerler. Halil Paşa siyasetle uğraşmaz ama Küçük Talat siyasetle uğraşır. Adı 1926 yılında gerçekleşen Gazi Paşaya suikast davası içinde görülür. İzmir yargılanmalarından ayrı ittihatçıların Ankara’da yargılanması yapılır. Eski ve önemli bir ittihatçı olarak Küçük Talat’ta bu mahkemede ittihatçılıktan yargılanır. İşte Küçük Talat ile ilgili en önemli belgilere de bu mahkemede ulaşıyoruz. Ama asıl önemli olan ise bu mahkemede Küçük Talat ve diğer ittihatçıların neden yargılandığı konusudur. İttihatçılık yargılanmaktadır bu mahkemede, çünkü 1918 yılı son kongresinde tarihe karıştıklarını açıklayıp teceddüd fırkasına dönüştüklerini açıklamışlardı, ama görülüyor ki 1921 yazı sonu Batum’da toplanan ittihatçılar ittihat ve terakki kongresi yapıyor. 1921 yılında ittihat terakkinin kongre düzenlemesi 1926 yılında ittihatçıları özellikle Küçük Talat’ı çok zor durumda bırakmış gözüküyor. Nedeni basittir. İzmir suikastı girişimi ile Mustafa Kemal Paşa öldürülmeye çalışılınca Anakara, ittihat terakki ile hesaplaşmaya yoluna gitti. Hesaba çekilen ittihatçılardan biride Küçük Talat oldu. Anakara İstiklal Mahkemesi hakimince Küçük Talat özellikle iki konu üzerinde sıkıştırılmaktadır. Birincisi ittihatçılık konusunda devam etmek suçlamasıdır. İkincisi ise kurtuluş savaşı yıllarında Komünist faaliyette bulunmak suçlaması yapılmaktadır. Tabii burada dikkat çeken komünistlik suçlamasına gelirsek, mahkeme hakimi Küçük Talat’ın Erzurum’da Kitapçı İsmail’e yazdığı mektup üzerinden köşeye sıkıştırmaya çalışmaktadır. Mektup içeriğini tam olarak bilemiyoruz, ama kısa alıntılar verilmekte. İlginçtir Kitapçı İsmail’de 1926 yılında Erzurum istiklal mahkemesinde yargılanır. Ona da Küçük Talat’ın kendisine yazdığı mektup sorulur. “Bir parti üzerinde manevra yapacağınız yazıyor ve fırka namına hareketinizi kısıtlamayacağız diyor…söyle bakalım Küçük Talat’ın yazdığı bu mektuba karşı ne dersin?” diye mahkeme hakimi sorar.[37] Kitapçı İsmail bu mektuptan malumatı olmadığını söyler. Aynı mektup Ankara İstiklal Mahkemesinde yargılanan Küçük Talat’ın yüzüne de okunur. Mahkemede özetle ittihatçılara olarak kendi aralarında “memlekete Bolşevik propagandanın girmesine mani olmak suretiyle çalışmamızı mevzu-i bahis ettik”, diyen Küçük Talat bu arada ittihat terakki fırkası kurma girişimlerinde olduğunu itiraf etmek zorunda kalır.[38] Mahkeme hakimi Küçük Talat’ın Bolşevik faaliyetlere karşı çalıştığı iddiasına pek inanmamaktadır. Kitapçı İsmail’e yazdığı mektuptan bahsederek “işte Bolşevikliği istiyor dediğin adama bunu yazıyorsun, aksi vazife ile mükellef olduğunu söylediğin halde bu mektubu İsmail’e yazıyıorsun…O adamı aksine olarak Bolşeviklikten men edecek yerde onunla tevhid-i mesai ediyorsun. Mektupta sarahaten göreceksin.” diyerek mektubu tekrar okunur.[39] Dikkat edilirse gerek Kitapçı İsmail’in muhakemesinde, gerekse Küçük Talat’ın muhakemesinde Ankara ittihatçıların Bolşevik faaliyetlerde bulunduklarına inanmaktadır. Mahkemede okunan bu mektuplar ittihatçıların Halk Şuralar Fırkası üzerinden Türkiye’ye Bolşevikliği sokmaya çalıştıklarına kanıt gösterilmektedir. İttihatçıların Bolşevik olduğu ithamı doğru olmasa da, Halk Şuralar Fırkası üzerinden kendi anlayışları ölçüsünde sol, sosyalist bir faaliyetin yürütüldüğü doğrudur. Başta Enver Paşa olmak üzere Küçük Talat ve diğer ittihatçıların sol faaliyetlerine ilişkin bilgi bu makaleye sığmayacak kadar büyüktür. Kaldı ki ileride bu iddialarımızı destekleyecek birçok belgenin de çıkacağı gün gibi aşikardır. [1] Selma Ilıkan-Faruk Ilıkan, Ankara İstiklal Mahkemesi Resmi Zabıtları, Simurg Kitapçılık, İstanbul, 2005, s:9-10 [2] A.g.e., s: 18 [3] A.g.e., s: 18-19 [4] Türkiye İştirakiyun Teşkilatı Haziran-Eylül 1920, (Der: Banu İşlet-Cemile Moralıoğlu Kesim), Sosyal Tarih Yayınları, Nisan 2008, s: 128 [5] A.g.e., s: 173 [6] Hüseyin Cahit Yalçın, İttihatçı Liderlerin Gizli Mektupları, Temel yayınları, İstanbul, Ekim 2002, s: 333-334 [7] Türkiye İştirakiyun Teşkilatı Haziran-Eylül 1920 (derleyen: Banu İşlet-Cemile Moralıoğlu Kesim, Sosyal Tarih Yayınları, İstanbul, Nisan 2008, s: 55 [8] A.g.e., s: 34 [9] A.g.e., s: 103 [10] Masayuki Yamauchi, Hoşnut Olamamış Adam Enver Paşa, Bağlam Yayıncılık, İstanbul, Temmuz 1995, s: 102 [11] Kazım Karabekir, İstiklal harbimizde Enver Paşa ve İttihat Terakki Erkanı, Tekin Yayınevi, Ankara, 1990, s: 46-47 [12] A.g.e., s: 51-52 [13] Ag.e., s: 52 [14] Sami Sabit Karaman, İstiklal Mücadelesi ve Enver Paşa, Arma Yayınları, İstanbui, Mayıs 2002, s:18 [15]Açık Söz gazetesi, 2 Mayıs 1920, s: 2 [16] TTK, EP_1_8_8 [17] TTK, EP_26_21_21 [18] TTK, EP_1_8_8 [19] TTK, EP_1_6_6 [20] Hüseyin Cahit Yalçın, A.g.e., s:128 [21] A.g.e., s: 123 [22] A.g.e., s:120 [23] Masayuki Yamauchi, A.g.e., s: 201 [24] A.g.e., s: 203 [25] A.g.e., s:220 [26] A.g.e., s: 222-223 [27] Naciyem, Ruhum, Efendim… (Yayınlayan: Murat Bardakçı), Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, Nisan 2016, s: 228 [28] A.g.e., s: 243 [29] A.g.e., s: 242 [30] A.g.e., s: 247 [31] A.g.e., s: 281 [32] A.g.e., s: 292 [33] A.g.e., s: 294 [34] A.g.e., s: 296 [35] A.g.e., s: 300-304 [36] TTK, EP_3_21_21 [37] Ankara istiklal Mahkemesi Zabıtları 1926, (Haz: Ahmed Nedim), İşaret Yayınları, İstanbul, Kasım 1993, s: 210 [38] Selma Ilıkan-Faruk Ilıkan, A.g.e., s: 41-42 [39] A.g.e., s: 45 |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Sol Milliyetçi HalkDostu gazetesinin yeni Türkiye devletinin ideolojik gelişiminde bize öğrettikleri - 04/03/2023 |
Halk Dostu gazetesi elbette yeni Türkiye devletinin ideolojik gelişimine bir katkı sunmuştur. Ama bundan daha önemlisi ise Halk Dostu gazetesi yeni Türkiye devleti ideolojisinin bir prototipini yansıtmaktadır. |
Yeni belgeler ve bilgiler ışığında Giresunlu Topal OsmanAğa ve Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey hadisesi - 30/03/2022 |
Yeni belgeler ve bilgiler ışığında Giresunlu Topal Osman Ağa ve Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey hadisesi - Yunus YILMAZ |
Tarihselcilik adlı tarih tezi, Kur’an adlı din kitabının yorumlanmasında kullanılabilir mi? -1 - 29/10/2021 |
Tarihselcilik adlı tarih tezi, Kur’an adlı din kitabının yorumlanmasında kullanılabilir mi? -1 Yunus YILMAZ |
BİR DEVLET OPERASYONU: 19 MAYIS ADLI KİTABIN ELEŞTİRİSİ - 14/03/2021 |
BİR DEVLET OPERASYONU: 19 MAYIS ADLI KİTABIN ELEŞTİRİSİ - Yunus YILMAZ |
Milli ve Devrimci bir garip adam Mustafa Suphi - 15/02/2020 |
Milli ve Devrimci bir garip adam Mustafa Suphi - Yunus YILMAZ |
Kurtuluş Savaşında Çerkez Ethem, Kuşçubaşı Eşref ve Anadolu’da Sosyalist Faaliyetler - 31/12/2019 |
Kurtuluş Savaşında Çerkez Ethem, Kuşçubaşı Eşref ve Anadolu’da Sosyalist Faaliyetler - Yunus YILMAZ |
Mustafa Kemal Paşa, 1919 yılında Havza'da Bolşevik bir Komutanla görüştü mü tartışması üzerine - 27/11/2019 |
Mustafa Kemal Paşa, 1919 yılında Havza'da Bolşevik bir Komutanla görüştü mü tartışması üzerine farklı bir tez - Yunus YILMAZ |
Anadolu’ya gelen Mustafa Suphi ve TKP’li yoldaşlar neden ve kimler tarafından öldürüldüler? - 03/11/2019 |
Anadolu’ya gelen Mustafa Suphi ve TKP’li yoldaşlar neden ve kimler tarafından öldürüldüler? |
Enver Paşa'nın Kurtuluş Savaşı Yıllarındaki İslami Sol Fikri - 31/08/2019 |
Enver Paşanın kurtuluş savaşı yıllarındaki İslami Sol fikri - Yunus YILMAZ |
Devamı |