Yunus Yılmaz
sunuyzamliy@gmail.com
Enver Paşa'nın Kurtuluş Savaşı Yıllarındaki İslami Sol Fikri
31/08/2019
“Türkiye’de de zamanın daha doğrusu memleketin ihtiyacatına uyarak oldukça sol bir programla bir partinin aynı maksatla fakat hükümette gözü olmayarak yalnız hükümetin icraatını bu nokta-i nazarından tenkit veya takviye etmek üzere vücut bulmasını hariç İslam memleketleri efkarı nokta-i nazarından lüzumlu görürüm.”[1] Bu cümleler Enver Paşa’nın 1921 yılı içinde Mustafa Kemal Paşa’ya yolladığı bir mektuptandır. Mektubunda Türkiye’nin ihtiyacına uygun oldukça sol programlı bir partinin olması gerektiğini ifade ediyor. Evet sormak gerekiyor, neden sağ bir parti değil de sol parti? Enver Paşa sadece bunlarla kalsa iyi aynı mektubun devamında, “Rusya ve Rusya’daki komünizmin bize bu kadar büyük bir faidesi aşikar iken bence eğer Rusya’da komünistlik sönmek üzere olduğunu görsek onu da ihya edecek yardımlardan geri durmamalıyız kanaatindeyim.” diyordu. Enver Paşa’nın sözleri çarpıtılamayacak kadar çok açık, Rus komünizmini korumalıyız diyor. Oysa Enver Paşa, tarihçiler tarafından bizlere, Rus ve komünist düşmanı olarak takdim edilirken, bu söylemleri nasıl yorumlamalıyız acaba? Tabii bu söylemlerin nasıl, ne zaman, nerede, ne için söylendiğini sorgularsak; Enver Paşa’nın neden böyle bir söylem kullandığını daha iyi anlarız. Enver Paşa, Mustafa Kemal Paşa’ya yazmış olduğu bu mektubu Moskova’dan yazmıştır. Tarih 4 Mart 1921’dir. Enver Paşa, Bolşevik Rusya’ya Şubat 1921 tarihinde gelmiştir. Daha öncesinde Almanya’dadır. Enver Paşa bu tarihlerde Halk Şuralar Partisi adında sol bir parti kurmuştur. Atatürk’e yazdığı mektupta geçen “oldukça sol programlı bir parti” diye bahsettiği fırka, elbette kendi kurduğu Halk Şuralar Fırkasıdır. Enver Paşa bu tarihlerde memlekete gelip bu parti ile mecliste, hükümette gözü olmayarak sadece muhaliflik görevi gören bir siyaset takip etmek istiyordu! En azından böyle iyi niyetli bir düşüncede olduğunu Mustafa Kemal Paşa’ya iletiyordu. Mustafa Kemal Paşa, Enver Paşa’nın sol faaliyetleri sebebiyle komünist faaliyetleri yasaklıyor. Lakin biz biliyoruz ki Enver Paşa yazdığı bu mektubunda, her ne kadar iyi niyetini ifade etse de; silahlı bir birlik ile Anadolu’ya girme düşüncesi de vardı. Peki biz bunu nerden mi biliyoruz? Enver Paşa, Berlin’den 4 Kasım 1920 tarihinde Halil Paşaya yazdığı bir mektuptan. Adı geçen bu mektupta: “Rusların ilkbaharda hareket etmek üzere ve sırf benim kumandam altında olmak üzere birkaç süvari fırkası verecekler mi? Veya bizim tarafımızdan teşkiline muvafaat edecekler mi? Bu fırkalar tabii İslamlardan oluşmuş olacak” diyordu.[2] Görüldüğü üzere Enver Paşa bu ve buna benzer mektuplarında Ruslardan temin edeceği silahlı bir kuvvet ile Anadolu’ya girmeyi düşünüyordu. Enver Paşa’nın bu gizli planını öğrenen Ankara hükümeti, Enver Paşa’nın Anadolu’ya girmesine engel olmaya çalıştı. Bizim için kritik bilgi Enver Paşanın bu niyetini Ankara’nın ne zaman öğrendiğini bilmek olmalıdır. Bu konuyu irdelerken ve hazır yeri gelmişken Enver Paşa’nın diğer arkadaşlarıyla yapmış olduğu mektuplaşmalar hakkında, kendi eserlerinden bilgi veren; gerek Kazım Karabekir, gerekse Sami Sabit Karaman’ın bazı mektupların tarihleri konusunda hata yaptıklarını ortaya koymamız gerekiyor! Örneğin yukarıda bahsi geçen 4 Kasım 1920 tarihli mektubu, Trabzon’da Enver Paşa ve arkadaşlarının faaliyetlerini takip etmekle görevli subay Sami Sabit Karaman eserinde tam olarak vermektedir. İçeriği aynı olup Halil Paşa’ya yazılmış bu mektubun bir benzerini, Kazım Karabekir Paşa’da, Enver Paşa ile ilgili kendi eserinde yayınlıyor ve 4 Aralık 1920 tarihini veriyor. Bunun yanında Atase arşivinde yapmış olduğumuz çalışmalarda Enver Paşa’nın Berlin’den Halil Paşa’ya yazmış olduğu 4 Ocak 1921 tarihli mektubu görme imkanımız oldu. Mektup içerik olarak, konusu kısmen verilen diğer mektuplarla aynı olup, mektup özeti şöyledir: “…ilkbaharda bir kuvvet ile Anadolu’ya geçmek icap edecektir. Ruslardan ilkbaharda kuvvet alıp [ almak!] üzere ve sırf benim kumandam tahtında olmak üzere birkaç süvari fırkası verecekler mi? Veya bizim tarafımızdan teşkiline müsaade edecekler mi?...” [3] Görüldüğü üzere birbirinden birer ay fark olmak üzere üç farklı tarih veriliyor. Buna rağmen her üç tarihte de Enver’in Berlin’de olmasından yola çıkarak şu yorumu yapabiliriz; 4 Kasım veya 4 Aralık 1920 tarihinde Berlin’den yazılan bu mektuplar, belli ki Ankara istihbaratının eline 4 Ocak 1921 tarihinde geçmiş! Ya da bu tarihin birkaç gün hemen öncesi de olabilir. Enver’in silahlı bir birlik ve bunun yanında sol, sosyalist ama dışarıdan komünist olarak algılanan Halk Şuralar Fırkası ile Anadolu’ya gelmeye çalışması Mustafa Kemal Paşa’nın komünist faaliyetleri yasaklamaya sevk eder. Demem odur ki, Mustafa Kemal Paşa, Mustafa Suphi ve onun TKP’sinin Anadolu’ya girişini engel olmak için komünist faaliyetleri yasaklamamıştır. Enver Paşa’nın sosyalist bir parti ve silahlı bir birlik ile Anadolu’ya girmesini engellemek için komünist faaliyetlere yasak koymuştur. Oysa tarih yazımında komünist faaliyetlerin yasaklanma sebebi hep Mustafa Suphi olarak gösterilmiştir. Lakin ben aksini iddia ediyorum. İddiamızı tekrarlarsak komünist faaliyetlerin yasaklanmasının müsebbibi Mustafa Suphi değil Enver Paşadır! O nedenle bu olaya ideolojik açıdan bakan tarihçiler, olayı çarpıtarak Mustafa Suphi olayını ön plana çıkartıp; Enver Paşa’nın sol, sosyalist faaliyetlerinin ön plana çıkmasını istemezler ve komünist faaliyetlerin aslında Enver Paşa yüzünden yasaklandığının da bilinmesini arzulamazlar. Enver Paşa’nın sol faaliyetlere yönelme nedenleri Şimdi asıl sorulması gereken soru şudur; İslamcı olarak bildiğimiz Enver Paşa’nın İslamcılığının yanında neden sol bir fikriyata ihtiyaç duyma gereği hissettiğidir? Kurtuluş savaşı yıllarında gerek Anadolu’da, gerekse Rusya ve Avrupa’da sol, sosyalist fikirlerin yayıldığını görüyoruz. Emperyalist ülkeler tarafından işgal edilen Türkiye’de, insanların, bu umutsuzluk içinde sol, sosyalist, komünist ve Bolşevik fikirleri savunduğunu gözlemliyoruz. Tabii bu hal ve şart içinde Enver Paşa’nın bu fikir hareketinden uzak kalması söz konusu olamazdı. Enver Paşa’nın bu sol fikre çabuk alışmasının altında ise kendisi ile ilgili bir hakikat vardı. Çok hırslı olan Enver Paşa 1. Dünya Savaşından Osmanlının başarılı bir şekilde çıkacağına inanıyordu. Oysa sonuç beklediği gibi olmadı, hatta vatanını bile terk etmek zorunda kaldı. Enver, kendisini bu duruma düşürenin İngilizler, yani İngiliz emperyalizmi olduğuna inanıyordu. Kendisini bu duruma düşürenlerden intikamını almalıydı. İşte bu yenilmiş duygusu Enver Paşa ve diğer ittihatçıların; ezilenler, yenilenler, sömürülenler, köleleştirenler gibi kavramlar kullanmasına neden oldu. Zamanla kendi dil literatürüne giderek emperyalizm, kapitalizm, burjuva, proletarya, sol, sosyalizm, mazlum milletler, esir halklar gibi kavramlarda girmeye başlar. Sonuç olarak bu yenilmişlik duygusu ittihatçıların bu sol kavramaları benimsemesine neden olur. Özetle belirtmek gerekirse Enver Paşa, takıyye yaparak Bolşevik Ruslara yanaşmamıştır. O inandığı şeyin peşine düşmüş ve onu yaşamıştır. Bunu bendeniz iddia etmiyor, bu gerçeği bizzat Enver Paşada söylüyor. Enver Paşa, Mustafa Kemal Paşaya yazmış olduğu 17 Temmuz 1921 tarihli mektubunda: “Paşa hazretleri,[Mustafa Kemal Paşa] ben Bolşeviklerden şahsi menfaat temine çalışsaydım, sizlerin Bolşevik olduğunuz zaman ben Bakü’de hakikati ve ne olduğumu aleme ilan ederek hatta orada bazılarının manasız taarruzuna uğramayı da göze aldırmazdım. Halk Şuralar Fırkası programı esasının ise o zaman Bakü’de halkı tenvir etmek üzere yazılmış olduğunu pekala biliyorsunuz.” şeklinde bir bahis konusu açmaktadır.[4] Görüldüğü üzere Enver Paşa, Bolşeviklerden şahsi menfaat sağlamadığını ifade ediyor. Hatta Enver Paşa, Mustafa Kemal Paşa hükümetini kastederek asıl sizler komünist gözükerek, Bolşevik Ruslardan menfaat sağlamaya çalıştınız şeklinde aksi bir iddiada bulunmaktadır. Enver Paşanın bu mektubunda geçen “sizlerin Bolşevik olduğunuz zaman” ifadesi önemlidir. Çünkü bu cümle Enver Paşanın Mustafa Kemal Paşaya zikredilen mektubu yazma gerekçesini oluşturmaktadır. Mustafa Kemal Paşa Anadolu’da Enver Paşa hakkında Bolşevik oldu, Bolşeviklerin adamı oldu gibisinden mealen aksi bir propaganda yapınca cevap olarak. Biz hiçbir zaman Bolşevik olmadık, ama asıl siz bayağı komünist görüntüsü veriyordunuz diyerek eleştirmektedir. Yine bu mektubun içinde Enver Paşa, sizler komünist gözükürken ben anlamsız bir taarruza uğradım Bakü’de diyerek, Eylül 1920 tarihinde düzenlenen Doğu Halkları Kurultayında yapmış olduğu açıklamaların samimi olduğunu ifade ediyor. Çıkar amaçlı, inanmadığım şeyleri söyleyerek, şark kurultayında anlamsız sözlü saldırılara neden maruz kalayım diyor?! Buradan şu sonuç çıkar, Enver, kurultay konuşmasındaki sol, sosyalist söylemlerinin takiyyeden ziyade samimi duyguları, düşünceleri olduğunu çok açık ifade ediyor. Komünist olmamakla beraber sol, halkçı, antiemperyalist bir parti kurmayı düşünecek kadar değişim yaşayan Enver Paşanın fikir dünyasındaki bu gelişme süreci nasıl oldu acaba? Enver Paşa’nın yaşadığı bu değişimi baştan alırsak süreç şöyle gerçekleşmiştir. Enver Paşa 1 Kasım 1918 senesinde yurt dışına çıktığında o zamanlar Almanların elinde bulunan Kırım’a çıktı. Kafkasya’ya geçmek istedi, başarılı olamadı. Kırım’da belli bir süre kaldıktan sonra Almanya’ya geçti. Almanya’ya Talat Paşanın aracılığıyla sosyalist bir gazeteci olan Karl Radek ile tanıştı. Karl Radek Almanya’da hapis yatıyordu. Hapisten kurtarılmasını sağladılar. Enver Paşa’nın sosyalist Karl Radek ile tanışması onun ideolojik fikrinin değişmesinde öncü bir neden oldu. Karl Radek, ittihatçıların Moskova ile temasa geçmesini sağladı.[5] Bu tanışma ve temas üzerine Bolşevik Rusya’ya geçmeyi düşündü. Uçakla Rusya’ya geçemeye çalıştı. Birkaç kez uçağı düştü, yakalandı hapis yattı. Uzun bir uğraş sonucunda 1919 yılı Ekim ayında başlayan Rusya’ya geçme çalışması 1920 yılı Ağustos yazında Moskova’ya geçmesiyle son buldu. Burada Bolşevik Rus ve Türk yetkililer ile görüştükten sonra Doğu Halkları Kurultayına katılmak üzere Bakü’ye geçti. Bu kurultayda konuşmasına izin verilmedi, ama çok sol bir söylemle hazırlanmış bildirisi okundu.[6] Enver Paşa bildirisinin bir kısmında, Birinci Dünya Savaşında yenilmişlik duygusunun Türk halkını antiemperyalist yönelime sebep olduğuna dikkat çekiyordu. Bildirisinin ilgili kısmında: “Arkadaşlar. Bildiğiniz gibi Cihan Harbi’nin ilk emperyalistleri mücadelesinde mağlup olduk. Fakat ben mazlumlar mücadelesi nokta-i nazarından mağlup olduğumuzu kabul etmiyorum. Çünkü Türkiye Boğazları kapamakla ceberuti ve dünyayı yutmakla doymak bilmeyen Çarlık Rusya’sının yıkılmasındaki ve yerine bugün dünya ezilenleri için tabii bir müttefik haline geçen Rusya Şuralar Hükümetinin gelmesindeki amillerinden biri oldu. Ve böylece mazlumlar aleminin kurtuluş yolunun açılmasına yardım etti. Ben bunu Dünya mazlumları için bir galibiyet addederim.” diyordu.[7] Bu kurultayda olduğu gibi, 1920 yazından itibaren Enver Paşa’nın gerek mektuplarında, gerekse konuşmalarında geçen sol, sosyalist söylemler giderek arttı. Ama bu kurultayın öncesinde Rusya topraklarında yaşayıp sol, sosyalist, Bolşevik olmayan milliyetçi insanlar bile Paşaya Bolşeviklerle birlikte iş tutması için tavsiyede bulunuyorlardı. İşte bu tarz tavsiyeler bile Paşa’nın İslami sol fikri benimsemesinde etkili oldu diyebiliriz. Örneğin sosyalizme bayağı mesafeli olduğunu bildiğimiz milliyetçi Kırımlı Cafer Bey, Kırım Varengel ordusu tarafından işgal altında iken 21 Ağustos 1920 tarihinde Enver Paşa’ya bir mektup yazar. Cafer Seydahmet Kırımer mektubunda, Bolşeviklerin Kırım’ı tekrar geri alacaklarını öngörüyordu. Devamında Varangel ordusunun yaptığı zulümden sonra Bolşeviklerin nasıl tavır takınacaklarına şüphe ile bakıyor. Ama : “…Türk’ün necati [kurtuluş] gayesi ileri sürülerek İslam dünyasının ayaklandıracağı hakikati şüphesiz tamamıyla müdrik bulunan Azamiyun [Bolşevikler] sizinle her şartta anlaşmaktan ayrılmayacaktır.” demekten de kendini alamıyordu. Mektubun bir başka yerinde ise, “…bizi gerek Azamiyunu [Bolşevikler] ve gerekse İslam cereyanını vahdetimizi [birliğimizi] bekamızı temin edecek teşkilatımızı yükseltmemiz için birer vasıta ittihaz edelim…” şeklinde fikrini de öne sürmekten geri durmuyordu.[8] Görüldüğü üzere milliyetçi Kırımlı Cafer Bey bile Enver Paşa’ya Bolşeviklerle işbirliği yapmak Türklerin yararına olduğunu yazıyor. Tabii bu tür tavsiyelerin, Enver Paşa’nın da ideolojik yönünü belirlediği bir aşikar. Yine bir başka kişi Kırımlı Hafız Bey, 20 Şubat 1920 tarihinde Paris’ten Enver Paşa’ya mektup yazıyor. Mektubunda: “Eğer siz Azamiyunla [Bolşevikler] anlaşarak emelimizin çıkmasına yardım edeceklerine kanaat edersiniz, orada daha esaslı çalışabilecek bazı zatlarla da anlaşarak daha ciddi kuvvetle orada hep birlikte toplanmamızı temine çalışacağım.” diyordu.[9] Bu mektupta da görüleceği üzere Enver Paşa’nın çevresinde bulunan gerek sosyalist, gerekse sosyalist olmayanlar bile Paşa’ya, Bolşevik Ruslarla işbirliği yapılmasını öneriyordu. Öyle anlaşılıyor ki belki daha öncesinde Bolşeviklerle işbirliği yapma fikri aklında bulunmasına karşın, bu gibi telkinlerinde Enver Paşa’nın siyasi tercihi yönlendirdiğini düşünebiliriz. Enver Paşa, İslam İhtilal Cemiyeti İttihadı ve Halk Şuralar Fırkası adlı sol cemiyet ve fırka kuruyor. İşte bu tarz telkinler Enver Paşa ve arkadaşlarını İslam İhtilal Cemiyeti adıyla bir teşkilat kurmaya iter. Talat Paşa ilk olarak Temmuz 1920 tarihinde İslam İhtilal Cemiyetleri İttihadı fikrini ortaya atar. Haliyle bunda 1. Dünya Savaşı sonunda yurdu terk edip Almanya’ya geçtiğinde Almanya’da sosyalist bir ihtilal yaşanması etkili olmuştur diyebiliriz. Çünkü Talat Paşa Almanya’da iken Alman hükümeti Sosyal Demokratların elindedir. Öyle anlaşılıyor ki Almanya’daki bu değişim Enver Paşa gibi Talat Paşa’nın da fikirlerini etkiledi. Berlin’de iken Enver Paşa, 25 Ocak 1921 tarihinde İstanbul’a gönderdiği bir mektupta bu cemiyetin üyeleri, faaliyetleri ve ideolojisi hakkında bilgi vermektedir. Yine bu mektubun bir yerinde Enver Paşa savunduğu ideolojik fikrini açıkça beyan etmektedir. Enver Paşa, “Cemiyetimiz şimdiki halde Ruslarla çalışmaktadır…Fakat biz komünist değiliz. Hilafet ve saltanat dairesinde sosyalizm esasatına (esaslarına) tevfikan (uyarak) ve halk hakimiyetinin esasını ittihaz (almak) ve kabul eder bir siyaset takip ederiz.” diyor.[10] Belge çok açık Enver Paşa komünist değiliz, ama hilafet ve saltanatı kabul etmek kaydıyla sosyalizm esaslarını ve halk hakimiyetini kabul ediyoruz, diyor. Enver Paşanın bu mektubu çok eskiden beri bilinmesine karşın “sosyalizm esaslarını kabul ediyoruz” beyanının, maalesef birçok araştırmacı ve yazar tarafından görmezlikten gelinmiş olması düşündürücüdür. Enver Paşa, İslam İhtilal Cemiyeti yanında Halk Şuralar Fırkası adlı sol fikirli bir partide kurmuştur. Tabii doğal olarak parti adında geçen “şuralar” sovyet anlamında kullanılmıştır. Partinin ismi bile Bolşevik havası vermeye yetiyor. Bu partinin programının hazırlanmasında çok emeği olan Küçük Talat Muşkara, 28 Nisan 1921 tarihli Enver Paşa’ya bir mektup yazmıştır. Mektup, Enver Paşanın daha önce kendisine yolladığı mektuba cevaptır. Konusu Halk Şuralar Fırkasının programı meselesidir. Küçük Talat mektubunda bu konunun yanında, onun öncesinde Türkiye gündemi hakkında da bilgi vermektedir. Mektubunda Anadolu’da “Bolşeviklik ilanına kısmen ramak kalmıştı” diyerek Bolşeviklikten vazgeçildiğini, kendisi parti programını hazırlarken “Ankara’nın meydana attığı nakıs ve sakat halkçılık programıyla bir nokta-i itilaf (anlaşma noktası) bulmağa gayret ettim” diyor.[11] Mektubun içinde en dikkat çeken yer ise“…mektubunuzda program meselesini [halk Şuralar Fırkası Programı] mevzu bahis ediyorsunuz ve bazı mevadın [maddelerin] Bakü’de konuşulduğu gibi olmadığını söylüyorsunuz. Filhakika doğrudur.” kısmıdır. Öyle anlaşılıyor ki Halk Şuralar Fırkası’nı kurmak ve programını hazırlama fikrini demek ki Enver Paşa ve Küçük Talat Rusya’da iken konuşmuşlar. Hatta Küçük Talat Trabzon’a geçtikten sonra, Enver, Rusya’da iken Halk Şuralar Fırkası nizamnamesini (tüzüğünü) basmışlar. Bunu Enver Paşa’nın Moskova’da iken eşi Naciye Hanıma yazdığı 21 Mart 1921 tarihli mektuptan öğreniyoruz. Mektupta: “…Yemekten sonra Cevad Bey ile beraber Türkiye’de Halk Şuralar Fırkası nizamnamesini bastık” diyordu.[12] Ama ilerleyen zamanlarda farklı bir parti programı daha yayınlanmış olmalı ki, Küçük Talat Enver Paşa’ya yazmış olduğu 12 Mayıs 1921 tarihli mektubunda: “programı okudum. Taktik itibariyle evvelki ile biraz ayrılık meşhud. Gerçi ayrılık vermiş gibi. Görünen zahri hal üzerinde bir tesir yapamaz… yalnız birincinin [kendi yaptığı ilk program] etrafta yayılması ve efkarı kazanma bir noktada toplamak için kuvvetli propagandalar yapılması şimdi aynı teşkilat tarafından az çok birbirini nakız iki fikir takip edilmekte olduğunu göstereceği için zihinlerde şüphesiz bir teceddüd hasıl edebilmesi imkanını tevlid edecektir.” diyor. Birbirinden farklı iki nüsha bastıkları bu mektuplardan anlaşılıyor. Ama Küçük Talat kafa karışıklığına neden olmamak için ilk basılan nüshayı esas alalım diyor. Buraya kadar bahsedilen bilgileri özetlersek, komünizme çok yakın bir parti programı hazırlanmış. Lakin Küçük Talat Anadolu’da hava değiştiği gerekçesiyle programı biraz yumuşatmak zorunda kalmış. Enver Paşa’da neden değiştirdin diye soruyor. Anlaşılan Ankara’nın Komünizm ile arasına mesafe koyması Enver Paşa ve adamlarının işini bozmuş. Aradan biraz zaman geçip farklı ve daha az sol içerikli bir program hazırlanmış, ama Küçük Talat bu program da olmamış diyerek itiraz ediyor. İttihatçılar solcu, halkçı bir program yapamaya çalışıyorlar ama dozajını bir türlü tutturamıyorlar. Yer yer program komünizme ne kadar yakın olacak, bazı yerlerde de komünizme ne kadar uzak olacağı konusu ittihatçıları bayağı uğraştırmış gözüküyor. Parti programının komünizmi, sosyalizmi çağrıştırması ittihatçıların kendi aralarında yapmış olduğu mektuplaşmalara da konu olmuş. Küçük Talat Beyin hazırladığı, sonrasında bazı düzeltmelerin yapıldığı Halk Şuralar Fırkasına ait parti programını Dr. Nazım Bey’de görmüş. Parti programı hakkında düşüncesini maliyeci Cavit Bey’e açıkladığı bir mektubunda: “milliyetperver Bolşeviklik hissiyatı göze çarpmaktadır” diyor.[13] Dr. Nazım’ın Cavit Bey’e yazdığı bir başka mektupta ise: “Küçük Talat’ın gönderdiği programın esası…Sosyal Demokrat programı esasatından (esaslarından) bir çok mevadı (maddeleri) muhtevi (içeren) olduğundan tadili elzemdir.” [14] diyor. Dr. Nazım’ın yine Cavit Bey’e yolladığı başka bir mektupta Enver Paşa’nın kendisine yolladığı parti programı hakkındaki mektubundan, Enver Paşanın şu sözlerini aktarıyor: “Bu program şayan-ı istifade noktaları havi (içermekle) olmakla beraber, Bolşevik programının tadilen (değişiklik) yapılmış kopyasıdır. Programın ruhu komünizmin esası üzerine müstenit (dayandığı) olduğu için şayan-ı kabul olabilir mi” diye sorduğunu beyan ediyor.[15] Enver Paşa, Cemal Paşa’ya İslam İhtilali Cemiyeti hakkında bilgi veren bir mektubunda genel fikrini açıkladığı kısımda “kurtarılan memleketler idare-i dahiliyesinde esasat ve bünyeye tevafuk ettirmek şartıyla sosyalizm prensiplerini kabul” etmeli diyor.[16] Sözler çok açık Paşa esirlikten kurtulan memleketler sosyalist olmalı diyor. Burada özellikle kastedilen Turan coğrafyasındaki Türk devletleridir. Turan demişken konumuz olmadığı için kısaca belirtelim Enver Paşa Turancı değildir. Hatta Enver Paşa Türkçü, milliyetçide değildir, İslamcıdır. Şimdi buraya kadar söylenen ve yazılan bilgiler Enver Paşanın İslamcılığı yanında solcu, halkçı bir ideoloji güttüğüne yeterli görülmüyorsa devam edelim. Enver Paşa’nın sol fikri düşüncesi hakkında bilgi veren başka mektuplarda mevcut. Örneğin Cafer Tali Bey’in Enver Paşa’ya yolladığı 4 Ocak 1921 tarihli bir mektupta Bolşevik Karahan’dan, Enver Paşa ve Sai Bey (Talat Paşa) hakkında edindiği bilgiyi aktarıyor: “ Karahan bir aralık İngilizlerle uyuşmak hususunda Sai Bey (Talat Paşa) ile aranızda ihtilaf var mı, zatı aliniz daha sol, lakin diğerinin (Talat Paşa) pek sağ olduğunu söyledi” diyor.[17] Cafer Tali Bey’in aktardığı bu bilgiden şu sonuçlar çıkar: Birincisi Karahan gibi bir Bolşeviğin gözünde Enver Paşanın Talat Paşa’ya göre “daha solcu” görülmesidir. İkincisi Talat Paşa’da Almanya’da bazı sol faaliyetlerde bulunmaktadır, ama aynı zamanda İngilizlerle de anlaşmak istemektedir. Bu gerçeği ittihatçıların aralarında yapmış olduğu mektuplaşmalardan zaten biliyorduk. Belli ki ittihatçılar her yolu denemiş. Talat Paşa’nın bu tavırları Karahan gibi Bolşeviklerin de gözünden kaçmamış. Enver Paşanın Liva’ül İslam mecmuasındaki İslami sol söylemleri Enver Paşa inandığı ve düşündüğü şeyleri korkmadan çekinmeden hemen her yerde deklare ediyor. Bu düşüncelerini kendi yazdığı makalelerde ortaya koymuştur. Enver Paşa uzun süredir çıkan Liva’ül İslam adlı dergiye kendi düşüncelerini aktardığı makaleler gönderir. Buraya gönderdiği bir yazısını Konya’da çıkan Öğüd gazetesine de göndermiş. Bu makale konusunu Enver Paşa eşi Naciye hanıma yazdığı mektuplarda da işlemiş. Örneğin Paşa, 20 Nisan 1921 tarihinde yazdığı bir mektupta: “Konya’daki Öğüd gazetesi benden mektup istediğinden ona bir makale ile ne yaptığımı, ne düşündüğümü yazdım. İşte ruhum böle gün tamam oldu.” şeklinde bir kayıt düşüyor. 21 Nisan 1921 tarihli bir mektubunda ise: “… Sefaret ikinci katibi Osman efendi Türkiye’ye döneceğinden Konya’daki Öğüd gazetesin fikrimi yazmamı tekrar rica etmiş, bunun üzerine ben de bir makale yazmıştım.” diyor. 23-24 Nisan 1921 tarihli bir başka mektubunda ise: “…Ankara’ya gidecek bizim eski arkadaşlardan Osman Bey gelmişti. Ona Öğüd gazetesine yazdığım kitabı okudum.” diyor. 27 Nisan 1921 tarihli yazmış olduğu başka bir mektubunda Hintli ihtlalci Abdurrab efendiye ve başka bir vakitte Reşid Beye evde Öğüd gazetesine yazdığı mektupları okuduğundan bahseder.[18] Belli ki Enver Paşa Öğüd gazetesine yolladığı bu yazıyı çok önemsemektedir. Herkese okuduğu bu yazıyı Paşa Liva-ül İslam adlı dergiye de yollamış. 1 Haziran 1921 tarihinde çıkan 6 numaralı sayıda “mühim bir mektup” başlığıyla yayınlanmış. Yazısının el ilginç kısmı Halk Şuralar Fırkasından bahsettiği kısımdır. Yazısının bu bölümünde: “ Biz komünist değiliz. Fakat herhalde halkı mezara götüremeyeceği zenginlik hırsına sevk edecek ihtikar aleyhindeyiz ve aynı zamanda geri bırakacağı evladını tembelliğe sevkten başka bir şeye yaramayan mal yığmak hevesine mani olacak ve çalışanların yaşadıkça rahat yaşamlarını temin edecek usullerin vaz’ı taraftarıyız. Hülasa bizi maarifte, refahta, terakkide işleten bir ekaliyetin değil, işleyici olan halkın düşünülmesini esas biliriz. Bunun içinde Halk Şura Fırkası programının Anadolu’da tatbiki ile tecrübesine, bir hürriyeti hakikiyeye taraftarız ve o kanaatteyiz ki, bu suretle halkı zorlamağa hacet kalmadan umumi bir refah temini mümkündür.” şeklinde bir açıklama getirmiş.[19] Enver Paşa makalesinin bu kısmında dikkat edilirse zenginlik ve fakirlikten konu açarak çok sol bir söylem kullanmakta. Enver Paşanın bu makalesi iyi incelendiğinde oldukça sol söylemin olduğu başka bölümlerinde mevcudiyeti dikkat çekmektedir. Mektubun başka bir bölümünde: “…işte böylece garpten ezilen ameleyi kurtarmak için onları kapitalizm ve emperyalizme karşı ihtilale sevk etmek üzere kırmızı bayrağını açan komünizm ile bu emperyalizme karşı mücadele hududuna dek yollarımız birleşti ve İslam İhtilal Cemiyetleri ittihadının ay yıldızlı kırmızı bayrağı altında Avrupa amelesinden bin kat daha fena vaziyette kurunu vusta esirleri gibi kırbaç ve ölüm tehditleri altında işletilen İslam alemini ihtilale sevke çalıyoruz.” diyor. Dikkat edilirse Enver Paşa batıda ezilen ameleyi kurtarmaktan ve devrimden bahsediyor. Ama tarihçiler Enver Paşa’nın bu sol söylemlerini görmezlikten gelmeye devam ediyorlar. Birileri görmezlikten gelmeye çalışsa da biz Enver Paşa’nın İslami sol söylemlerini ortaya koymaya devam edelim. Lüva’ül İslam’da “Biricik Yol” adıyla yayınlanan başka bir yazısında ise İslam milletlerin kurtarılması gerektiğinden bahsettikten sonra: “İşte bize kalan yegane yol! Eğer biz bu yolda ilerlemeye başlar ve devam edersek, herhalde dünyanın islam alemi haricinde diğer ezilen halk ve sınıflarını da, beşeriyeti şeyn-i esaretten kurtarmaya matuf olan mücadelemize birlikte sürükler, onlara da kendi hakkımızı tanıtarak, bizimle tevhid-i mesai etmelerine muvaffak oluruz. İşte bizim için biricik kurtuluş yolu, bizi ezen, keyifleri için kanımıza, malımıza istediği gibi tasarruf eden, ecnebi zalim ve esircilerini her vasıta müracaatla mahve çalışmaktır.” diye düşüncesini dile getiriyor.[20] Burada dikkat edilirse İslam alemi haricindeki ezilen halk ve sınıfların kurtarılmasından ve bağımsızlık için karşılıklı olarak birlikte çalışılmasından bahsediyor. Enver Paşanın yazmış olduğu bu makalelerdeki solcu, devrimci fikrin izlerini biz ittihatçıların kendi aralarında yazmış olduğu diğer bazı mektuplarda da görmekteyiz. Yani enver Paşanın yanında diğer ittihatçılarda sola meyil ettiler. Bu mektupları iyi incelediğimizde sol, sosyalist bir program hazırlanmasında Enver Paşaya yardımcı olan Küçük Talat öyle anlaşılıyor ki bayağı bir solcu ve devrimci olmuşa benziyor. Küçük Talat Beyin, Enver Paşa’ya yazmış olduğu 28 Nisan 1921 tarihli mektubuna geri dönersek, mektubun devamında kendi düşüncesiyle mektubu yazdığı Enver Paşayla düşüncesinin aynı olduğunu ifade etmesi çok önemlidir. Çünkü Küçük Talat Bey, mektubun bu kısmında çok sol söylem kullanmaktadır. Şöyle yazmaktadır: “Ve inkılaba şiddetle taraftarım. Ve ben bugün sizinle teşriki mesai ediyorsam katiyen bir inkılap yapmak suretiyle bütün iktidarı bilhassa köylü ve işçi sınıfını eline vermek, asırlardan beri bu ezilen bedbaht halkın saadetine hizmet etmek arzusunda bulunduğumdan ve aynı zamanda bu hareketin ancak sizin gibi büyük ve müstesna bir insan tarafından yapılacağına inandığımdandır” diyor. İktidarı işçi ve köylü sınıfına veren bir devrim yapacağına inandığı Enver Paşa’ya Küçük Talat Bey, bunları yazıyor. Kaldı ki, Liva’ül İslam mecmuasında Enver Paşa, bu mektupta Küçük Talat’ın iddia ettiği ifadeleri, bazı yazılarında beyan etmişti. Yani ortada Küçük Talat beyin bir abartısı söz konusu değildir. Belli ki Küçük Talat sol teorilerle Enver Paşa’yı etkilediği gibi Enver Paşa’da kendi sol söylemleri ile Küçük Talat’ı etkilemiştir. Burada karşılıklı bir etkileşim söz konusudur. Enver Paşa sol, sosyalist söylemlerden o kadar etkilenmiştir ki Batum’da bulunduğu günlerde eşine yazdığı mektupta: Acara milislerin geçişin anlatmakta ve burada dikkatini çeken ise Ay-yıldız altında orak çekiçli bayrak olmuştur. Enver bayrağı tanımlarken “Müslüman komünist bayrağı olan bizim bayraktan. Yalnız ay yıldızın altında bir orak çekiç var” diyor. [21] Lakin Enver Paşanın sola olan sempatisinin etkisiyle, tüm bu sol, devrimci söylemler ve planladıkları eylemler kağıt üzerinde kalıyor. Önce Halil Paşa Trabzon’dan çıkarılıyor, ardından Küçük Talat Trabzon’dan çıkarılınca işler değişiyor. Anadolu ile bağı koparılan Enver Paşa, Mustafa Kemal Paşanın başarısızlığı durumunda Anadolu’ya geçerek bu hayallerini gerçekleştirmeyi planladı ise de Mustafa Kemal Paşa bu fırsatı vermedi. Sakarya Meydan Muharebesinin kazanılması ile prestijini bir kat daha artıran Mustafa Kemal Paşa Enver paşanın hayallerini gerçekleştirmesinin önüne bir engel daha çekmiştir. Anadolu’ya geçme ihtimali artık çok azalan Enver Paşa hayallerini gerçekleştirmek için başka planlar kurar. Turana geçmeyi düşünür, oraları kendi gözüyle görüp, ileride yapacaklarını planlayıp Berlin’e geçecekti. Lakin Hacı Sami Beyin telkinleri ile Turan’da kaldı ve Basmacılarla beraber Bolşevik Ruslara karşı savaştı. Sonuç olarak da bu mücadelenin sonunda şehit düştü. Şimdi en önemli soruyu sorabiliriz. Enver Paşa Bolşevik Ruslara karşı basmacılarla birlikte savaşırken solcu fikirlerinden vazgeçti mi? Vazgeçtiğine dair elimizde bir belge yok. Hem de hemen hergün düzenli mektuplar yazmasına karşın hiçbir mektubunda böyle bir söylem kullanmıyor Enver Paşa. Bolşevik Ruslarla iş tuttuğundan beri İngilizler gibi Bolşeviklerinde emperyalist olduğunu düşünüyordu zaten. Örneğin 23 Mart 1921 tarihli mektubunda kendisine ziyarete gelen Hive sefirinin verdiği bilgileri paylaşıyor. Mektubunda: “Tabii, Bolşevizm zayıf bulunduğu yerleri ezip süpürmek istiyor. Fakat, Şark böylece acaba esaretten esarete düşmeye mi namzet? Maamafih bunu bilerek çalışmak lazım” diyerek şüphesini dile getiriyor.[22] Bir gün sonralı mektubunda ise ziyaretine Buhara Cumhur reisi Feyzullah Hocanın verdiği bilgileri paylaşıyor. “Bolşevikler her şeyi alıyorlar, hiçbir şey vermiyorlarmış”. Bunun üzerine Enver Paşa her yerde milis kuvvetleri tanzim ve gençler yetiştirsin diye akıl vermiş. Devamında müslümanların İngiliz emperyalizminden kurtulup, Komünist Rusya’ya esir olduklarını tespit ediyor.[23] 27 Mart 1921 tarihli mektubunda Türkistan Cumhurbaşkanı Turar Rıskulov ile görüşmesini anlatıyor. Rıskulov Bolşevikleri kastederek “hepsi bizi yine esir gibi müstemlekat şeklinde işletmeyi düşünüyor” diyerek eleştirisini dile getirmektedir. Aynı tavsiyeleri yine tekrarlamış.[24] Bu tarz örnekleri çoğaltabiliriz. Bu verdiğim bilglerden anlaşılıyor ki Enver Paşanın Bolşeviklerle iyi ilişkiler içinde olduğu dönemde de Ruslara pek güvenmiyordu. Her iki dönemde de Bolşevik Ruslar hakkındaki düşüncesinde bir değişme olmadığını 8 Mart 1921 tarihli mektubundan ispatlamak mümkündür. Mektubun yazıldığı tarihlerde Enver Paşa basmacılarla beraber Bolşevik askerlere karşı savaşmaktadır. Mektubunda, Baysun’daki Alican Akçur’un İbrahim ve İşan Sultana yazdığı hatta geçen, Enver size emperyalistlere karşı savaşmayı söylüyordu, şimdi ise kendisi Bolşeviklere karşı savaşıyor, ona inanmayın dediğinden bahseder. Enver Paşa’da cevap olarak: “Bizce İngiliz ve Bolşevik emperyalizmi arasında fark olmadığı…Rus Bolşevikleri emperyalizmi bıraksa dost olacağımızı bildirdiğini” beyan ediyor.[25] Görüldüğü üzere Enver Paşa sol ideolojik söylemleri üzerinden hala siyaset yapmaktadır. İslamcılık düşüncesini sol ideoloji ile zenginleştirmiştir. Şehit oluncaya kadar bu ideolojisini de korumuştur.[1] Kazım Karabekir, İstiklal Harbimizde Enver Paşa ve İttihat Terakki Erkanı, Tekin Yayınevi, Ankara, Kasım 1990, s:135 [2] Sami Sabit Karaman, İstiklal Mücadelesi ve Enver Paşa, Arma Yayınları, 2. Baskı, İstanbul, Mayıs 2002, s: 79 [3] ATASE, Kutu No: 1167, Gömlek No: 118, Belge No: 8 [4] Masayuki Yamauchi, Hoşnut Olmamış Adam Enver Paşa, Bağlam Yayıncılık, İstanbul, Temmuz 1995, s: 233, [5] Şevket Süreyya Aydemir, Makedonya’dan Ortaasya’ya Enver Paşa, Remzi Kitapevi, 3. Cilt, 8. Basım, İstanbul, Kasım 2006, s: 495 [6] A.g.e., s: 543-544 [7] Masayuki Yamauchi, A.g.e., s: 284 [8] Masayuki Yamauchi, A.g.e., s:96-97 [9] Masayuki Yamauchi, A.g.e., s: 88-89 [10] Türk Tarih Kurumu Arşivi (TTK), BE/EP_1_22_22; Masayuki Yamauchi, A.g.e., s:136 [11] Türk Tarih Kurumu Arşivi (TTK), BE/EP_1_6_6 [12] Naciyem, Ruhum, Efendim…, (Yayınlayan: Murat Bardakçı), Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, Nisan 2016 s: 98 [13] Hüseyin Cahit Yalçın, İttihatçı Liderlerin Gizli Mektupları, (Haz: Osman Selim Kocahanoğlu), Temel Yayıncılık, İstanbul, Ekim 2002, s:128 [14] A.g.e., s: 123 [15] A.g.e., s:120 [16] A.g.e., s: 34 [17] TTK, BE/EP_1_14_14; Masayuki Yamauchi, A.g.e., s: 131 [18] Naciyem, ruhum, efendim… (yayınlayan: Murat bardakçı), Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, Nisan 2016, s: 159-161-165-172-174 [19] Dr. Yusuf Gedikli, Enver Paşa Hayatı ve Makaleleri, Nesil Yayınları, İstanbul, Nisan 2007, s: 105 [20] Dr. Yusuf Gedikli, A.g.e., s: 125-126 [21] Naciyem, Ruhum, Efendim…, (Yayınlayan: Murat Bardakçı), A.g.e., s: 260 [22] [22] Naciyem, Ruhum, Efendim…, (Yayınlayan: Murat Bardakçı), A.g.e., s: 102 [23] A.g.e., s: 104 [24] A.g.e., s: 110 [25] A.g.e., s: 546-547 |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Sol Milliyetçi HalkDostu gazetesinin yeni Türkiye devletinin ideolojik gelişiminde bize öğrettikleri - 04/03/2023 |
Halk Dostu gazetesi elbette yeni Türkiye devletinin ideolojik gelişimine bir katkı sunmuştur. Ama bundan daha önemlisi ise Halk Dostu gazetesi yeni Türkiye devleti ideolojisinin bir prototipini yansıtmaktadır. |
Yeni belgeler ve bilgiler ışığında Giresunlu Topal OsmanAğa ve Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey hadisesi - 30/03/2022 |
Yeni belgeler ve bilgiler ışığında Giresunlu Topal Osman Ağa ve Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey hadisesi - Yunus YILMAZ |
Tarihselcilik adlı tarih tezi, Kur’an adlı din kitabının yorumlanmasında kullanılabilir mi? -1 - 29/10/2021 |
Tarihselcilik adlı tarih tezi, Kur’an adlı din kitabının yorumlanmasında kullanılabilir mi? -1 Yunus YILMAZ |
BİR DEVLET OPERASYONU: 19 MAYIS ADLI KİTABIN ELEŞTİRİSİ - 14/03/2021 |
BİR DEVLET OPERASYONU: 19 MAYIS ADLI KİTABIN ELEŞTİRİSİ - Yunus YILMAZ |
Milli ve Devrimci bir garip adam Mustafa Suphi - 15/02/2020 |
Milli ve Devrimci bir garip adam Mustafa Suphi - Yunus YILMAZ |
Kurtuluş Savaşında Çerkez Ethem, Kuşçubaşı Eşref ve Anadolu’da Sosyalist Faaliyetler - 31/12/2019 |
Kurtuluş Savaşında Çerkez Ethem, Kuşçubaşı Eşref ve Anadolu’da Sosyalist Faaliyetler - Yunus YILMAZ |
Mustafa Kemal Paşa, 1919 yılında Havza'da Bolşevik bir Komutanla görüştü mü tartışması üzerine - 27/11/2019 |
Mustafa Kemal Paşa, 1919 yılında Havza'da Bolşevik bir Komutanla görüştü mü tartışması üzerine farklı bir tez - Yunus YILMAZ |
Anadolu’ya gelen Mustafa Suphi ve TKP’li yoldaşlar neden ve kimler tarafından öldürüldüler? - 03/11/2019 |
Anadolu’ya gelen Mustafa Suphi ve TKP’li yoldaşlar neden ve kimler tarafından öldürüldüler? |
Mustafa Suphi ve onun TKP’sine karşı olan Sol, Sosyalist İttihatçı Küçük Talat Bey! - 21/09/2019 |
Mustafa Suphi ve onun TKP’sine karşı olan Sol, Sosyalist İttihatçı Küçük Talat Bey! - Yunus YILMAZ |
Devamı |