Yunus Yılmaz
sunuyzamliy@gmail.com
Sevdalınız Kut’ül Amare Kahramanı Halil Paşa Komünisttir!
30/12/2018 Halil Paşa ve Kut zaferi Kamuoyu, Halil Paşa ismini daha çok 2016 yılında Kut’ul Amare savaşının 100. Yılı dolayısıyla vakıf oldu. 2017 yılında Devlet televizyonunda Halil Paşa’nın Kut zaferini konu edinen “Mehmetçik Kut’ül Amare” adlı dizi film yayınlanınca, Halil Paşa ve Kut zaferi daha bilinir oldu. Kut savaşı, Türk milletinin 20. yüzyılda kazandığı en önemli büyük savaşlardan biridir. Halil Paşa’nın Cumhuriyet döneminde aldığı Kut adlı soy isimden de anlaşılacağı gibi bu savaşın komutanı ve kahramanı kendisidir. Halil Paşa’nın bir diğer özelliği ise Enver Paşa’nın amcası olmasıdır. İttihatçılar içinde açıkçası Halil Paşa pek bilinen bir paşa değildir. Hatta diğer İttihatçı paşalar üzerinde de doğru dürüst bir çalışma olmadığı için ittihatçılıkları konusunda doyurucu bir bilgide yoktur. İşte bu bilgi yokluğu ittihatçı paşalar konusunda bazı önyargılara neden olmaktadır. Öyle bir önyargı var ki, tüm ittihatçı paşaları sağcı yapıyor. Oysa dönemin kaynakları incelendiğinde başta Halil paşa olmak üzere, birçok ittihatçı paşa kurtuluş savaşı döneminde sol fikri bir düşünceyi sahiplenmişlerdir. Elbette bu makalenin başlığında geçen kavramdan yola çıkarak gerçek bir komünist olduğunu iddia etmiyorum. Kaldı ki, Halil Paşa hayatının hiçbir döneminde proletarya diktatörlüğünü savunmadığı için komünist olması zaten imkansızdır. Ama onun bu dönem içinde bir sol, solcu, kendine has bir sosyalist bir düşünceyi benimsediği gün gibi aşikardır. 1918 senesinde umumi harp kaybedilince İstanbul’a dönen Halil Paşa burada yeğeni Enver Paşa ile ne yapmaları gerektiği hususunda görüşür. Bu sıralarda yönetimden ittihat ve terakki çekilmiş, Ahmet İzzet Paşa kabinesi gelmiştir. Halil Paşa, İzzet Paşa ile görüşmesinden sonra Ermenistan’a sefir olarak görevlendirilir ama bir müddet sonra yoldan geri çevrilir. Fazla bir zaman geçmeden de ittihatçı olduğu gerekçesiyle tutuklanıp Bekirağa bölüğünde hapsedilir. Burada belirli müddet kaldıktan sonra 1919 yılında 7 Ağustosu 8 Ağustosa bağlayan gece yanında Küçük Talat’la beraber kaçarlar. (1) Halil Paşa Anadolu’ya Mustafa Kemal Paşa’nın yanına geçer. Sivas’ta Mustafa Kemal Paşa ile yapmış olduğu görüşmenin neticesinde bir ittihatçı olduğu için verilen milli mücadeleye zarar verebilirdi bu nedenle ülke dışında bulunması daha münasipti. Mustafa Kemal Paşa, Halil Paşa’nın hem memleket dışında olmasını hem de verilecek olan yeni milli mücadele için Bolşevik Ruslar’dan para ve silah temini sağlamasını uygun görüp vazifelendirir. (2) Halil Paşa, Sivas’tan sonra Erzurum’a Kazım Karabekir’in yanına geçer. Kazım Karabekir, Halil Paşa’yı Çerkez kıyafetleri giydirerek 23 Eylül’de Nahçivana’a yola çıkarır. (3) Halil Paşa, Türk Komünist Partisinin kurucu üyelerindendir Bu vazifelendirme ile Bolşevik Rusya topraklarına geçen Halil Paşa Bakü’ye ancak 13 Ocak 1920 tarihinde ulaşır. (4) Azerbaycan’a ulaşan Halil Paşa’nın dünya görüşünde bazı değişmeler olur. Halil Paşa artık daha sol bir literatür ile konuşmakta ve bazı sosyalist düşünceleri benimsediği görülmektedir. 10 Nisan 1920 tarihinde Kazım Karabekir Paşa’ya Trabzon 3. Fırkadan bir telgraf çekilir. Bakü’ye Halil Paşa ve Küçük Talat Bey’e mektup ulaştırmak için giden Topçu Mülazım İbrahim Efendinin dönüşte verdiği rapor bu adı geçen telgrafta verilir. Rapora göre Bakü’de bulunan içinde Halil Paşa’nın da olduğu ittihatçılar Türk Komünist Fırkasını kurmuşlardır. (5) Halil Paşa, kurucuları arasında bulunduğu Türk Komünist Fırkası namına 27 Nisan 1920 tarihinde Azerbaycan ahalisine: “Kızıl Ordu Azerbaycan askeri tarafından mukavemet görmeden Amori, Kaçmar, Çarhı istasyonlarını kimse karşı durmadığı için iler yürüyüşüne devam etmektedir. Kan dökülmemiştir. Diğer yerlerde karşı durmak faidesiz, kan dökülmesine sebep olur. Esasen Kızıl Ordu, Azerbaycan halkının müstakil Azerbaycan Cumhuriyeti hükümet edecektir. Lüzumsuz telaş ve endişeye mahal yoktur. Her tarafta sakin oturmak lazımdır. Müslüman düşmanı olan Antanta’ya Müslümanların Savet Rusya Kızıl Ordu arasında kan dökülmesini istiyor. Bunların altında İngiliz’lerin ne kadar Müslümanları olduğunu İstanbul’un ve İzmir’in kanlı hadiseleri gösteriyor…” diye beyanda bulunmuştur. (6) Bu beyanda dikkat edilirse Halil Paşa, Azerbaycan halkına Bakü’ye girmeye çalışan işgalci Sovyet Rus askerlerine direnilmemesi yönünde söylem kullanıyor. Halil Paşa, daha ilk zamanlarında bile Sovyet ideolojisini benimsemeye, kabullenmeye başlamıştır. Lakin Halil Paşa’nın da içinde bulunduğu Türk Komünist Fırkası üyelerinin, çok yakın geçmişinde ittihatçılık bulunduğu için sola, sosyalizme eğilimleri hep şüpheyle karşılanmıştır. Bu şüpheden dolayı Mustafa Suphi, Bakü’ye gelince burada hazır bulduğu partiyi ittihatçılardan temizleyip, kendi teşkilatını Türk Komünist Teşkilatı adıyla kurmaya başlar. Bu çalışmalara rağmen Mustafa Suphi’nin kurduğu Türkiye Komünist Teşkilatı faaliyetlerine ittihatçılar katılmaya devam eder. 13 Temmuz 1920 tarihli Türkiye Komünist Teşkilatı (TKT) toplantısına Halil Paşa’da katılır ve beyanat verir. Halil Paşa beyanatında Ruslarla yaptığı anlaşma yoluyla milli mücadele veren Anadolu adına sözünü aldığı para ve silah yardımından bahsetmektedir ve “Enver hususunda Nuri’nin [killigil] fikri Enver’in komünist olmaya karar verdiğidir.” (7) Görüldüğü gibi Halil Paşa, Mustafa Suphi’nin komünist teşkilatı olan TKT’ye katılmakta, beyanat vermekte ve bunun yanında artık gerçek bir komünist olarak görülmektedir. Hatta yakın ittihatçı akraba ve arkadaşlarının da komünist olmaya başladıklarını iddia ediyor. Oysa Halil Paşa, Mustafa Kemal Paşa’nın talebiyle Sovyetlerden mali ve askeri yardım almak için Rus topraklarına geçmişti, komünist olmak için değil. Bu gayrı resmi görevinden dolayı Halil Paşa, Mustafa Kemal Paşa’ya yolladığı 4 Haziran 1919 tarihli ilk mektubunda bu görevlendirmeden şöyle bahseder: “Azizim Mustafa Kemal Paşa, ihtiramat-ı halisanemi arzdan sonra; vaziyet-i dahiliyeye Bolşeviklerin muavenet-i mümkinesini için Moskova’ya gelmiştim.” (8) Yılların Halil Paşası, Yoldaş Halil olur Halil Paşa bu mektubundan sonra Anadolu’ya gönderdiği tüm mektuplarında “Yoldaş Halil” imzasıyla gönderir. (9) Halil Paşa “Yoldaş Halil” imzasıyla 5 Ağustos 1920 tarihinde Kazım Karabekir’e yolladığı telgrafta: “Gönderileceği vaat olunan paranın 500 kilosu evvelki raporda da bildirdiğim veçhile sefaret başkatibinin yanındadır. Gelecektir. Asıl büyük kısmını da sefir bizzat getirecek idi. Bu da Gerus-Nahcivan yolunun veya şimendifer yolunun emniyetle açılmasına mütevakkıftır.” diyecektir. (10) Halil Paşa Anadolu’ya önemli miktarda silah yardımı için çalışırken, aynı zamanda yeğeni olan Enver Paşa’nın emelleri içinde çalışmaktadır. Enver Paşa, antiemperyalist, sol görünümlü İslam İhtilal Cemiyetleri İttihatı’nın ilk kongresini 1920 Eylül’ünde Bakü’de toplar. Bu cemiyetin üyeleri arasında bu sıralarda Sovyet Rusya topraklarında bulunan Halil Paşa’da vardır. Enver Paşa, 1920 Ağustos sonu önce Almanya, sonra Moskova üzerinden Bakü’ye geçmesinin nedeni ise, Eylül başında yapılacak olan Doğu Halkları Kurultayına katılma düşüncesinden dolayıdır. Lakin Enver Paşa Bakü’de yapılan Doğu Halkları Kurultayından beklediğini bulamayınca Berlin’e dönecektir. Ama Enver Paşa Bolşevik Rusların desteğini alarak İngiliz emperyalizmi ile savaşmak emelinden vazgeçmez. Avrupa’da bu yolda çalışmalara devam eder. Bu çalışmaları sonuç verir ve 1921 Şubatında Sovyet Rusya topraklarına geçer. Aslına bakılırsa Almanya’da bulunan Enver Paşa’nın, 1921 yılı Şubat ayında Sovyet Rusya topraklarına neden geçtiği tam olarak bilinmemektedir. Elbette bir takım çıkarımlarda bulunabiliriz. 1921 yılına doğru Bolşevik Rusların Enver Paşa’ya olan güvensizlikleri konusunda bir takım değişmeler olmuş olabilir. Olabilir çünkü, Halil Paşa’nın 16 Ocak 1921 tarihinde Enver Paşa’ya göndermiş olduğu bir mektuptan anlıyoruz ki, Ruslar, Almanya’da bulunan Enver Paşa’ya bir kurye ile 500 bin mark yolladığını öğreniyoruz. (11) Anlaşılıyor ki, Halil Paşa’nın Karahan ile görüşerek Ruslar nezdinde Enver Paşa’nın talihini değiştirmiş olmalı! Ama aynı mektuptan yine anlıyoruz ki, Enver Paşa ile Bolşevikler arasında bazı silahların mübayaat meselesi içinde bazı görüşmelerin yapıldığı anlaşılıyor. Enver, Halil Paşa ile işbirliği içinde Halil Paşa’da Enver Paşa’ya verilen bu paranın niçin verildiğine aslında bir anlam veremiyor. Silah satışı için mi verildiği şeklinde bir sorusuna Karahan’dan tam açık net cevap alamıyor. Halil Paşa, bu para verilmesi nedenini Anadolu’ya geçtiğiniz takdirde hükümeti elinize almanızın muhtemel olduğu şeklindeki beyanatım etkili olmuş olabilir diyor. Daha açık söylemek gerekirse Halil Paşa, bu paranın verilişini, Ruslarında Enver Paşa’nın silahlı bir kuvvet ile Anadolu’ya geçmesini istediği için verildiğine yoruyor. Eğer bu iddia doğruysa Halil Paşa, Enver Paşa’yı Anadolu’ya geçip kurtuluş savaşının başına geçmesi konusunda Bolşevikleri ikna etmişe benziyor. Acaba Anadolu’ya geçip hükümeti eline alması yönündeki bir fikri Enver Paşa’nın kafasına sokan kişide Halil Paşa mıdır? Ancak biz biliyoruz ki, Enver Paşa, 4 Aralık 1920 tarihinde (12) Halil Paşa’ya yazmış olduğu mektupta, Moskova’ya geçmek istediğini ve ilkbaharda bir kuvvet ile Anadolu’ya geçmek icap edecektir diyor. Enver, Halil Paşa’ya, “Rusların ilkbaharda hareket etmek üzere ve sırf benim kumandam tahtında olmak üzere birkaç süvari fırkası verecekler mi?” diye soruyor. (13) Buradan da anlaşılıyor ki, 1920 yılı sonlarına doğru Enver Paşa’nın aklında, önce Rusya’ya, sonrasında da oradan Anadolu’ya geçme fikri olduğunu anlıyoruz. Halil Paşa, Enver Paşa’ya yazmış olduğu 4 Ocak 1921 tarihli mektubunda, Karahan ile konuştuğunu, teklifi söylediğini, Karahan’ın cevap olarak ise, birkaç süvari fırkasının itası hayli mühim ve siyasi ve askeri mesele olduğunu söylediğini, ifade ettiğini yazıyor. (14) Aradan belli bir zaman geçtikten sonra, 12 Ocak 1921 tarihli mektubunda Halil Paşa, Enver Paşa’ya; Karahan’ın Sovyet Rusya adına İslam kuvvetleri verilemeyeceğini katiyen söylediğini ifade ediyor. (15) Halil Paşa’nın vermiş olduğu bu olumsuz cevaba karşın Enver Paşa bu emelinden vazgeçmediği anlaşılıyor. Enver’in Şubat 1921 tarihinde tekrar Sovyet Rusya’ya gelmesi Halil Paşa’nın da çalışmalarını çok yakından etkiler. Çünkü artık Enver, Sovyetlerden aldığı destek ile Anadolu’ya geçme düşüncesindedir. Halil Paşa’da bu konuda Enver Paşa’ya yardımcı olmaya çalışmaktadır. Halil Paşa, sol eğilimli İslam İhtilali Cemiyetleri İttihadı ve Halk Şuralar Partisi adlı sol partinin üyesidir. Enver Paşa Bolşevik Rusya topraklarına geçtiği ilk dönemde İslam İhtilal Cemiyeti İttihadı adlı sol, sosyalist uluslararası bir cemiyette kurmuştur. Bu Cemiyetin üyeleri arasında Halil Paşa’da vardır. Enver Paşa ikinci kez Bolşevik Rusya topraklarına geçtiğinde İslam İhtilal Cemiyetleri İttihadı adına Anadolu’da teşkilatlar açılmasını, yaygınlaştırılmasını ister. Enver, bu sol siyasi oluşum üzerinden Anadolu’ya girecektir. Ama kendisini sevenlere inandığı ideolojisini de anlatması gerekmektedir. Bu iş için ittihatçıların en güçlü olduğu yer olan Trabzon üst olarak seçilmiştir. Enver’in İhtilal Cemiyetinin programı mesai, Trabzon üzerinden Anadolu’da dağıtılarak propaganda yapılacaktır. Bu çalışmalar sonucunda teşkilat içinde ileride ayrıca Halk Şuralar adlı sol siyasi partide çıkacaktır. Bu iş için Enver Paşa’ya en yakın ittihatçılar Trabzon’a yavaş yavaş çıkmaya başlar. Bu çıkanlar arasında Halil Paşa’da vardır. Ali Fuat Paşa’nın iddiasına göre “Halil Paşa, Enver Paşa tarafından Anadolu’daki Halk Şuralar Fırkasını da teftişe memur edilmişti. Beraberinde bir takım mektuplarda götürmüştü.” (16) Her şey bir plan dahilinde yapılmaktadır. Plana göre Anadolu’da Enver Paşa’ya merbut insanlar Trabzon’da toplanmaya başlar. Enver Paşa’nın eski yaveri Yenibahçeli Şükrü Bey daha önceden Trabzon’a gelmiştir. Yenibahçeli Şükrü Bey’den sonra Küçük Talat Bey’de Trabzon’a gelmiştir. Trabzon’un yerel İttihatçı halkı da Enver Paşa’nın yanındadır. Özetle Trabzon, Enver Paşa’nın Anadolu’ya geçiş kapısı olma özelliğinde olduğu için, bu avantaj kullanılmak istenmektedir. Halil Paşa’da Enver Paşa’dan aldığı talimatlar ile Trabzon’da ittihatçı ekip ile birebir görüşmek için 20 Mart 1921 tarihinden Tuapse’den ayrılarak Trabzon’a geçmeye çalışır. (17) Halil Paşa 22 Mart 1921 tarihinde Trabzon’a vasıl olur. (18) Halil Paşa’nın Trabzon’a geçeceğini Enver Paşa, Mustafa Kemal Paşa’ya göndermiş olduğu 4 Mart 1921 tarihli mektubunda bahsetmiştir. Halil Paşa’nın Trabzon’a geçme mazereti ise hasta olmasıdır. (19) Bu mazereti pek geçerli bir sebep olarak görmeyen Ankara, Halil Paşa’nın Trabzon’a çıkmasını uygun görmez. “Halil Paşa’nın Trabzon’a çıkmasına müsaade edilmeyerek iadesi lazımdır” emri 23.03.1921 tarih ve 2548 numaralı şifre ile Trabzon’a tebliğ edilmiştir. (20) Oysa Halil Paşa bir gün öncesinden Trabzon’a çıkmıştır. Geri iadesi ancak yaklaşık 1 ay sonra olan 28 Nisan 1921 tarihinde gerçekleşir. Gerekçe olarak da Trabzon’a cephane ve gaz getirmek üzere Rusya’ya giden Rüsumat vapuruyla Tuapse’ye hareket ettirilir. (21) Peki Halil Paşa bu 1 ay süre içinde Trabzon’da ne yaptı? Öyle anlaşılıyor ki, Trabzon’da Enver yanlısı birçok ittihatçı ile görüşmelerde bulunan Halil Paşa yalnız bu işleri icra etmemiş. Gelirken yanında Enver Paşa’nın 4 Mart 1921 tarihinde Mustafa Kemal Paşa’ya yazmış olduğu mektubu; hem de Ankara Türk Komünist Fırkasına 4 Şubat 1921 tarihinde yazmış olduğu diğer bir başka mektubu da getirir. (22) Bahsedilen ikinci mektup konusunda geçen Ankara Türk Komünist Fırkası, Atatürk’ün emri ile kurulan TKP’nin ta kendisidir. Belli ki Enver Paşa, Halil Paşa üzerinden TKP’yi tamamıyla kazanmanın yanında sol sosyalizm ve halkçılık üzerinden Ankara’nın elit kesimini de kazanmak istemektedir. Mektupta Enver Paşa TKP’ye yönelik olarak: “… amcam Halil’in de izah edeceği şekilde dünyada gayrı islam herkesi -tabii muradım halk yığınıdır- ezen, esir tutan Avrupa kapitalizm ve emperyalizmine karşı mücadelede sabit kalmayı ve bu hususta siyaset yapmamayı azmettim. Bu noktai nazardan aramızda hemen hiçbir fark yoktur, demektir… ve öyleme geliyor ki Halil’in izaaıtını dinledikten sonra Türkiye’de iki fırka müşterek mesaide bulunarak halk benliğini anlatmakta ve onları ezilmekten kurtarmakta tevhidi mesai edebilmesine bir mani kalmayacaktır…” şeklinde ifade ediyor. Burada Enver Paşa kurmuş olduğum Halk Şuraları Fırkası, Ankara TKP’si ile birlikte, çalışma birliği gerçekleştireceğini söylüyor. Enver paşa ise Atatürk’e yazmış olduğu mektupta :“Türkiye’de de zamanın daha doğrusu memleketin ihtiyacatına uyarak oldukça sol bir programla bir partinin aynı maksatla fakat hükümette gözü olmayarak yalnız hükümetin icraatını bu nokta-i nazarından tenkit veya takviye etmek üzere vücut bulmasını hariç İslam memleketleri efkarı nokta-i nazarından lüzumlu görürüm.” diyordu. (23) Enver Paşa, Halil Paşa üzerinden tüm iyi niyetlerine Ankara’ya ifade ediyor, ama Ankara gerek Enver, gerekse Halil Paşa hakkında iyi düşünmemektedir. Halil Paşa Trabzon’a çıktığında 2 ay süreyle ailesiyle birlikte kalmasına müsaade istemiş. Trabzon’da bulunan 3. Fırka Kumandanı Nuri, 27 Nisan 1921 tarihli telgraf ile Halil Paşa’nın yurt dışında bulunan diğer ittihatçılar gibi Bolşeviklere alet oldukları ve pek çok fenalıkları tevlid eylecekleri aşikar olduğu gerekçesiyle, kalıp kalmaması konusunu Mustafa Kemal Paşa ve Kazım Karabekir Paşa’ya sorma gereği hissetmiş. (24) Sonuç olumsuz olmalı ki iadesi gerçekleşmemiş. Ankara Hükümeti, Enver ve Halil Paşa’nın komünist faaliyetlerine karşı mücadele diyor Aslına bakılırsa Halil Paşa, Anadolu haricine çıkarılması hakkındaki kesin kararın kendisine tebliğ edildiğini, 8 Nisan 1921 tarihli mektubunda Enver Paşa’ya yazmıştır. Halil Paşa çıkarılma gerekçesini Enver Paşa’ya:“…Mustafa Kemal’den gelen şifrede de Bolşeviklere mensup oluşum ve Enver Paşa ile de bir cemiyet-i hafiye yapıldığı tahakkuk ettiğinden sizi kabulümüz muhalifler ve düşmanlarca İttihat ve Terakki manevrası başladığı fikrini tevlid edeceğinden heyet-i vekilenin bu kararı verdiğini…” (25) yazarak beyan ediyor. Bu mektupta dikkat çeken yer ise, Halil Paşa açık açık Bolşeviklere mensup olduğunu ve Mustafa Kemal Paşanın da bunu bildiğini, yazdığı kısımdır. Halil Paşa bu bilgiyi yalanlamıyor. Ayrıca Enver Paşa ile gizli cemiyet kurduğu için ittihat ve terakkinin devam ettirildiği görüntüsü nedeniyle Anadolu’ya alınmayacağı bilgisini veriyor, bu mektupta Halil Paşa. Buna karşın Rusya’da bulunan Enver, Halk Şuralar Fırkası ile sanki yeni başlangıç yaparcasına umutludur. Enver, Halil Paşa’ya yazmış olduğu 12 Nisan 1921 tarihli mektubunda Halk Şuralar Fırkası programını Moskova’da Ali Fuat Paşa’ya takdim ettiğini ve olumlu cevap aldığını yazmaktadır. Enver, Halil Paşa’dan “Halk Şuralar Fırkası, hükümetçe şimdi nasıl kabul ediliyor ve ileride siyaset yapıldığı takdirde bu fırkanın vaziyeti hakkında ne düşünülüyor?” diye sormaktadır. (26) Enver Paşa umutlu olmasına karşın Ankara hükümeti sürekli olarak Enver, halil ve diğer ittihatçılar hakkında istihbarat toplamaktadır. Bu istihbaratlar sonucunda Ankara Hükümeti Enver Paşa’nın beklediği Halk Şuaralar Fırkası ve kendileri hakkında olumlu düşünmemektedir. Bu olumsuz düşünceler Halil Paşa Trabzon’dan Bolşevik Rusya’ya geçtiğinde de değişmedi. Halil Paşa hakkında olumsuz istihbaratlar Halil ile Enver Paşanın yolları ayrıldığı 1921 yılı sonlarında da değişmemiştir. Bir zamanlar Çerkez Ethem’in kurduğu “Bolşevik Taburu”nda komutan olan Topçu Yüzbaşı İsmail Hakkı’nın Tuapse’de Halil Paşa’nın yanında çalıştığı istihbaratı gelir Anadolu’ya. (27) Bu Bolşevik Taburu olayının önemi şudur. Mustafa Kemal Paşa ile Çerkez Ethem’in arasının açılmasına neden olaylardan sadece bir tanesidir bu tabur. Çünkü bu taburu Çerkez Ethem Ankara Hükümetinden gizlemiştir. Şimdi bu taburun komutanı Bolşevik Rusya’ya kaçmış Bolşeviklerle iş tutan Halil Paşa’nın yanında olması Ankara’nın dikkatinden kaçmamış. Halil ve Enver Paşaların ittihatçılığı yanında komünist faaliyetleri hakkında Ankara Hükümetine gelen istihbarat bilgileri sadece bununla sınırlı değildir. Tuapse Komünist Partisi ile Halil Paşa arasında tercümanlık görevi yapan Ömer adlı bir kayıcının verdiği bilgiye göre: “ [Halil Paşa] kendisinden istikbalde ne yapmak fikrinde bulunduğu sualine karşı da Moskova'dan gelecek emre intizâr etmekte olduğu Enver ve Kendisinin hakiki komünist olup, maksat ve gaye-i siyâsiyeleri Türkiye'yi de hakiki komünistler zümresine iltihak ettirmek olduğunu” söylediği iddia edilmektedir. (28) Sonuç olarak ittihatçılık ve komünistlik iddiaları Halil ve Enver Paşaların Anadolu’ya kabul edilmemeleri için yeterli bir sebep olarak görülmektedir. Tabii bu geri gönderilme işi başta Halil, Enver Paşalar ve diğer ittihatçıların canını sıkmıştır. Enver Paşa, Halil Paşa’nın Trabzon’da iken çıkarılmak istenmesinden haberdar olduğu için üzüntüsünü bildiren 19 Nisan 1921 tarihli bir mektup yollamıştır. (29) Bu tarihten sonra Ankara gerek Enver Paşa’yı ve gerekse Halil Paşa’nın faaliyetlerini sıkı takibe almıştır. Ankara’ya Trabzon’dan istihbarat amaçlı yazılan 2 Temmuz 1921 tarihli bir telgrafta: “Halil Paşa haftada bir iki defa Ermeni, Türk, Rus Komünist rüesasıyla kendi adına görüşmekte, Türk ve Müslümanları başına toplayarak Anadolu harekatı ve hükümet aleyhinde ve komünist idareler lehinde vaazlar irad eylemektedir” şeklinde bilgi verilmektedir. (30) Bu telgraf açıkça Halil Paşa’nın komünist faaliyetler içinde olduğunu beyan ediyor. Ama Ankara’yı asıl sinirlendiren ise Halil Paşa’nın Anadolu harekatı hakkında kötü şekilde Sovyet Rusya’da konuşmalar ve propagandalar yapmış olmasıdır. Bunu Trabzon’dan Müdafaa-i Milliye Vekaletine çekilen 10 Temmuz 1921 tarihli telgrafta görmekteyiz. Telgrafta: “Tuapse’de Halil Paşa ve tabii hükümet-i hazıralar aleyhinde muzır propaganda yapmaktadırlar. Halil Paşa beş yüz vagon cephaneden mütebaki kalan miktarın Anadolu’ya gönderilmesi için Ruslar nezdinde teşebbüsatta bulunduğunu ve Tuapse’de bulunan Türk, Rum, Ermeni serserilerini haftada bir başına toplayıp onlara ittihaddan [E]nver ve kendisinin er geç Anadolu’ya gireceğinden, Bekir Sami Bey’in Londradaki harekatı ve kendisiyle Mustafa Suphi ve diğer komünistlere Türkiye’de yapılan muamelattan Rus Hükümeti’nin dilkir olduğu Anadolu’dan ihracı için verilen emir üzerine Reis Paşa ile Kazım Karabekir Paşa’ya çektiği telgrafları makamı iktidarda ötekine vermeniz göstermelikte olduğu rapor ediliyor. Ordumuzun bozulduğunu, Kemal Paşa hazretlerinin esir edildiğini, Rusların Türkiye’ye silah gönderir ise sonra nadim olacakları gibi caniyane bir propaganda ile safdilleri iğfal etmektedir.” yazmaktadır. (31) Telgrafta özetle Anadolu harekatının kötülenmesi yanında “kendisiyle [Halil Paşa] Mustafa Suphi ve diğer komünistlere Türkiye’de yapılan muamelattan Rus Hükümeti’nin dilkir olduğu” cümlesi ilginçtir. Anadolu harekatının kötülenmesi ve bunun yanında Mustafa Suphi isminin geçtiği bir başka telgrafta ise Hail Paşa için: “Beni [Halil Paşa] Anadolu’dan kovdular. Bundan Ruslar haberdar oldu. Gerek bana ve gerekse Mustafa Suphi’ye yapılan muamele dolayısıyla Anadolu hükümeti, Rus Sovyet Hükümeti nezdinde mevkii kaybetti. Bekir Sami Bey’in Londra’daki teşebbüsatı son seyahati dolayısıyla Ruslar, Anadolu hükümetini İngilizlere alet olmuş nazarıyla görmektedirler. Bende böyle görüyorum. Halil Paşa Ruslardan para ve cephane almak hususundaki mesai-i sabıkasından bahseyledikten sonra müftehirane bir tavırla demiştir ki: Artık gerek Ruslar gerekse de ben Anadolu’nun vaziyetinden şüpheye düştüğümüzden Anadolu Hükümetine verilecek olan 500 vagonluk mühimmattan mütebaki kalan 320 vagon artık verilmeyecektir.” dediği iddia ediliyor. (32) Tabii bu belgede geçen bilgiler ne kadar doğrudur bilinmez, ama Halil Paşa’nın Ankara’ya küskün olduğu bir gerçektir. Halil Paşa’nın küskünlüğü, Enver Paşa’nın refikası Naciye hanıma yazdığı mektuplara da yansımaktadır. Enver 12 Ağustos 1921 tarihinde yazdığı mektupta: “Ben düşünür hazırlanırken, mesala Halil’in lüzumsuz bir sözü her şeyi altüst ediyor. Ben Mustafa Kemal’e karşı ilanı husumeti manasız ve memlekete muzır bulurken, o mübarek önüne gelene onun kafasını koparacağından” bahsettiğini yazıyor. (33) Enver Paşa, Halil Paşa’nın Komünist gözükmesinden de rahatsızdır. Enver’in eşi Naciye’ye Bakü’den 23 Ağustos 1921 tarihinde yazdığı mektupta: “Halil ile park önünde gece konuştuk. Onun öyle komünist görünürcesine komünistlerle münasebetini hoş görmediğini söyledim” diye yazıyor. (34) Bir gün öncesinde yazdığı mektupta ise bu sefer Halil Paşa’nın sarhoş hal ile Bakü TKP lideri İsmail Hakkı’yı kendisine sunmak, taktim etmek amacıyla yanlış kapıyı çalmış, Batum da gizli şekilde bulunan Enver’in açık ismini belirterek sormuş, birazda ortalığı ayağa kaldırmış. Enver Paşa Halil Paşa’nın bu haline çok kızmış. (35) Tabii bu olayda dikkat çeken kısım Halil Paşa’nın, Mustafa Suphi’den sonra TKP’nin başına gelen Kayserili İsmail Hakkı’yı Enver Paşa’ya taktim etmek istemesidir. Sakarya Meydan Muharebesi ittihatçılar için her şeyin sonu Halil, Enver Paşalar ve diğer ittihatçıların Anadolu’ya geçme çalışmaları 1921 yaz sonunda gerçekleşen Sakarya Savaşının sonucunda son bulur. Sakarya savaşı öncesi Batum’da bekleyen Enver, Anadolu hükümetinin savaşı kazanmasıyla tüm planı suya düşer. Enver Paşa Eylül ayı başında Batum’da Halk Şuralar Fırkası yani İttihat ve Terakki’nin kongresini yapar. 8 Eylül 1921 tarihinde Partinin ittihaz edilen mukarreratı Ankara’ya yazılır. Alınan kararları Küçük Talat, Nail Bey ve Halil Paşa yazmıştır. (36) Bu kongreden sonra Enver Paşa’nın Türkistan üzerinden Almanya’ya geçme fikri vardır. Enver Paşa Buhara’ya geçip orada Basmacılarla çalışma kararı alınca, Rusya’da çalışan parti çalışanları zor durumda kalır. Halil Paşa ve Küçük Talat içinde kaldıkları bu zor durumu, 5 Kasım 1921 tarihli Cemal Paşa ve Rüstem Bey’e yazdıkları mektupta bahsederler. (37) Adı geçen mektupta: “Ali Bey’in [Enver Paşa] Türkistan taraflarında…irtica taraftarlarının at oynatmak istedikleri sahalarda uzun müddet kalması…maksat ve gayemizi Moskova ve Batum merkezinde çalışan arkadaşlarımızı tehlikeli bir hale rica edebileceğini ve aynı zamanda üçüncü enternasyonal müvacehesinde Türklük namına şeref ve haysiyetimizi lekadar edeceğini düşünmek emri zaruri idi.” şeklinde kanaatlerini bildiriyorlar. Mektupta en dikkat çeken yer: “Bütün dünya aleyhimizde bulunduğu bir sırada inkılabi bir mahiyette bulunan teşkilatımız için yegane bir noktayı istinad eden Sovyet Rusya’sı dahilinde bir taraftan dostluğumuzu ve kapitalizm emperyalizm aleyhinde müşterek hareketi esas-ı meslek olarak kabul ettiğimiz ilan ederken, diğer taraftan bu dostluğa ve fikr-i inkılaba karşı gayri müessir dahi olsa bizden sudur edebilecek en edna bir fenalığın ve bu fenalığa alet olmanın gerek memlekete ve memleket dahilindeki siyasi hasımlarımıza ve gerek aleme karşı bizi nasıl güç bir mevkide bulundurabileceğini izahtan müstağni görmekteyiz.” yazılan yerdir. Küçük Talat ve Halil Paşa özetle kapitalizm, emperyalizm konusunda müşterek hareket edilen Sovyetlere bu ortaklığı bozacak davranışın doğru olmadığını ifade ediyor. Yine Enver Paşa’nın Bolşevikleri rahatsız eden bu anlamsız davranışının ittihatçıların son dayanak noktasını da yıktığını ifade ediyor. Bunun yanında Eylül başında yapılan Batum Kongresini kast ederek, İttihat ve Terakki mevzusunun tekrar açılmaması gerektiği tespitini yapıyor. Mektubun kalan devamında Halil Paşa ve Küçük Talat, ittihatçıların “Artık paşalara, paşalığa değil, halk için kemali samimiyetle çalışan kafalarla hayatını temin için alın teri döken kollara kıymet vermeliyiz ve programımız muhafazakarlık, dar milliyetçilik endişelerinden tamamen sıyrılma…”sı gerektiğini ifade ederek. İttihatçıların zamanın ruhunu yakalaması gerektiğini ifade ediyor. Tüm uyarıları dinlemeyen Enver Paşa ve diğer ittihatçılar kendi kendilerini zor durumda bıraktılar. Enver Paşa 1922 Ağustos’unda şehit düşünce, Halil Paşa içinde artık ittihatçılık adına verilecek bir savaş kalmamıştır. Kurtuluş savaşı sonrası yurda döndüğünde siyasete bulaşmamış ve uzak durmuştur. DİPNOTLAR: 1- Ali Fuat Cebesoy, Moskova Hatıraları, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Ankara, 1982, s:170 2- Akşam gazetesi, Son Osmanlı Paşası Halil Paşa’nın Hatıraları, Der: Şevket Süreyya Aydemir, 10-11-12-13-14 Aralık 1967, s:4 3- Kazım Karabekir, İstiklal Harbimizde Enver Paşa ve İttihat Terakki Erkanı, Tekin Yayınevi, 1. basım, Ankara, 1990, s: 14 4- Saime Yüceer, Milli Mücadele Yıllarında Ankara Moskova İlişkileri, Sentez Yayınları, 2. Baskı, İstanbul, Ocak 2016, s:63 5- Kazım Karabekir, İstiklal Harbimiz, Yapı Kredi Yayınları, 2. Cilt, İstanbul, Temmuz 2010, s: 680-682 6- Kazım Karabekir, A.g.e., 1990, s:301 7- A.g.e., s: 34 8- Kazım Karabekir, A.g.e., 2. Cilt, Temmuz 2010, s: 891 9- Kazım Karabekir, A.g.e., 1990, s: 46-47; Kazım Karabekir, A.g.e., 2. Cilt, Temmuz 2010, s: 930-937-939 10- Kazım Karabekir, A.g.e., 2. Cilt, Temmuz 2010, s: 945 11- TTK, EP_2_32_32, Belge no: 5 12- Kazım Karabekir’in kendi eserinde 4 Kanunuevvel [Aralık] 1920 tarihli diye verdiği aynı belgeyi, Sami Sabit Karamanda yazmış olduğu eserinde 4 Kasım 1920 tarihli olarak vermektedir. 13- Kazım Karabekir, A.g.e., 1990, s:291: Sami Sabit Karaman, İstiklal Mücadelesi ve Enver Paşa, Arma Yayınları, 2. Baskı, İstanbul, Mayıs 2002, s: 79 14- A.g.e., s: 315 15- A.g.e., s:312 16- Ali Fuat Cebesoy, A.g.e., s: 210 17- TTK, EP_7_13_13, Belge no: 6; TTK, EP_26_20_20, Belge no:6 18- TTK, EP_7_13_13, Belge no: 9 19- Kazım Karabekir, A.g.e., s: 134-135 20- ATASE, Kutu No: 1167, Gömlek No: 107, Belge No:2 21 ATASE, Kutu No: 1167, Gömlek No: 107, Belge No: 7 22- Kazım Karabekir, A.g.e., 1990, s: 133-134 23- A.g.e., s:135 24- ATASE, Kutu No: 1167, Gömlek No: 107, Belge No: 8 25- TTK, EP_7_13_13; Masayuki Yamauchı, Hoşnut Olmamış Adam-Enver Paşa Türkiye’den Türkistan’a, Bağlam Yayıncılık, İstanbul, Temmuz 1995, s: 182 26- Sami Sabit Karaman, A.g.e., s: 110 27- Kazım Karabekir, A.g.e., 1990, s:328 28- ATASE, Kutu No: 1167, Gömlek No: 120, Belge No: 4-5 29- Masayuki Yamauchı, A.g.e., Temmuz 1995, s:187 30- ATASE, Kutu No: 1167, Gömlek No: 120, Belge No: 1 31- ATASE, Kutu No: 1167, Gömlek No: 120, Belge No: 2-3 32- ATASE, Kutu No: 1167, Gömlek No: 120, Belge No: 10 33- Naciyem, ruhum, efendim…, ( Yayınlayan: Murat Bardakçı), Türkiye İş Bankası Kültür yayınları, İstanbul, Nisan 2016, s: 256 34- A.g.e., s: 270 35- A.g.e., s: 267 36- Masayuki Yamauchi, A.g.e., s: 294 37- TTK, EP_3_21_21 |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Sol Milliyetçi HalkDostu gazetesinin yeni Türkiye devletinin ideolojik gelişiminde bize öğrettikleri - 04/03/2023 |
Halk Dostu gazetesi elbette yeni Türkiye devletinin ideolojik gelişimine bir katkı sunmuştur. Ama bundan daha önemlisi ise Halk Dostu gazetesi yeni Türkiye devleti ideolojisinin bir prototipini yansıtmaktadır. |
Yeni belgeler ve bilgiler ışığında Giresunlu Topal OsmanAğa ve Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey hadisesi - 30/03/2022 |
Yeni belgeler ve bilgiler ışığında Giresunlu Topal Osman Ağa ve Trabzon mebusu Ali Şükrü Bey hadisesi - Yunus YILMAZ |
Tarihselcilik adlı tarih tezi, Kur’an adlı din kitabının yorumlanmasında kullanılabilir mi? -1 - 29/10/2021 |
Tarihselcilik adlı tarih tezi, Kur’an adlı din kitabının yorumlanmasında kullanılabilir mi? -1 Yunus YILMAZ |
BİR DEVLET OPERASYONU: 19 MAYIS ADLI KİTABIN ELEŞTİRİSİ - 14/03/2021 |
BİR DEVLET OPERASYONU: 19 MAYIS ADLI KİTABIN ELEŞTİRİSİ - Yunus YILMAZ |
Milli ve Devrimci bir garip adam Mustafa Suphi - 15/02/2020 |
Milli ve Devrimci bir garip adam Mustafa Suphi - Yunus YILMAZ |
Kurtuluş Savaşında Çerkez Ethem, Kuşçubaşı Eşref ve Anadolu’da Sosyalist Faaliyetler - 31/12/2019 |
Kurtuluş Savaşında Çerkez Ethem, Kuşçubaşı Eşref ve Anadolu’da Sosyalist Faaliyetler - Yunus YILMAZ |
Mustafa Kemal Paşa, 1919 yılında Havza'da Bolşevik bir Komutanla görüştü mü tartışması üzerine - 27/11/2019 |
Mustafa Kemal Paşa, 1919 yılında Havza'da Bolşevik bir Komutanla görüştü mü tartışması üzerine farklı bir tez - Yunus YILMAZ |
Anadolu’ya gelen Mustafa Suphi ve TKP’li yoldaşlar neden ve kimler tarafından öldürüldüler? - 03/11/2019 |
Anadolu’ya gelen Mustafa Suphi ve TKP’li yoldaşlar neden ve kimler tarafından öldürüldüler? |
Mustafa Suphi ve onun TKP’sine karşı olan Sol, Sosyalist İttihatçı Küçük Talat Bey! - 21/09/2019 |
Mustafa Suphi ve onun TKP’sine karşı olan Sol, Sosyalist İttihatçı Küçük Talat Bey! - Yunus YILMAZ |
Devamı |